Aşırı fanatik insanlar, çevresindeki doğru değerleri görmemekte, bunun yerine sadece kendi bildiği şekilde hareket etmektedir.
Geçtiğimiz günlerde, ülke basınına mal olmuş bir gazeteci (!) Samsunspor gibi Türk futbolunun mihenk taşlarından olan, gösterdiği başarılar ile kamuoyunun takdirini kazanmış bir camianın taraftarları için beyhude sözler etmiş ve bayrağını salladığı takımın renkleri gibi, kapkara bir leke olarak ülke gündemine düşmüştür.
Tuttuğu takım ile alakalı hala Samsunspor fobisinin ve takıntısının gözüne indirdiği perdeden olsa gerek, bazı gerçekleri görmesine engel olduğunu düşündüğüm bu şahsa bazı gerçekleri hatırlatmakta fayda görüyorum.
1984-85 sezonunda Lig şampiyonu olmuş, ertesi sezon yükseldiği 1. Lig'e fırtına gibi bir giriş yapıp iki yıl üst üste hem üçüncü olup, hem de gol kralını çıkartan Samsunspor, 23 hafta liderlik koltuğunda oturmayı başarmış ender kulüplerimizdendir. Alt ligden gelip bu kadar kısa sürede ülke futbolunda bu kadar derin bir etki yaratması, sadece Türkiye değil, dünya futbolunda örneğine pek rastlanmayan bir durumdu. O takım o kadar iyiydi ki; üst üste gelen başarıların ardından artık maçları TRT'de yayınlanmaya başlamış, hatta bir keresinde kaybettikleri bir maçın ardından bir spikere 'Nihayet liderlikten indiler!' bile dedirtmişti!
Tüm bunlar olurken stadı hınca hınç dolduran, sokakları kırmızı- beyaza boyayanlar o beğenmediğiniz taraftarlardı.
Samsunspor Türkiye Birinci Ligi'nde (Süper Lig) 29 sezon mücadele etmiştir. Taraftar takımıyla bir bütün olmuş, dosta keyif, rakibe korku olarak desteğini sürdürmüştür.
Bunca başarının altında imzası olan, rakiplerin korkulu rüyası olmuş bir takımın en büyük itici gücü olan taraftarına laf söylemek abesle iştigalden ibarettir. Stad içinde yaptığı görsel şovlar ve sosyal projelerde aldığı roller ile ülke basınında adından sıkça söz ettiren Samsunspor taraftarı, takımı için her türlü fedakarlığa fazlasıyla göğüs germiş ve bundan da her zaman gurur duymuştur.
Bu takımın en büyük taraftarı başkanıdır ve onu da yargılamak kimsenin haddi değildir.
Gazeteci yazarın, bu büyük camiadan dileyeceği bir özür borcunun olduğuna olan inancım ise hala devam etmektedir.
Biz Samsunspor'luyuz. İyi, gün kötü gün ayırımı bizde olmaz.
*Sen sokakta maç yap, kaldırımlar bize tribün olur* diyen bu insanların arasında olmaktan duyduğum onuru da dile getirmek isterim.
Ne demiş büyük düşünür?
-Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek bir cevabım var. Lakin bir lafa bakarım laf mı? diye. Bir de söyleyene bakarım adam mı? diye.... Sağlıcakla kalın…