Sevgili okurlarım bundan sonra yazılarımı cumartesi günü olduğu gibi artık pazartesi günü de takip edebilirsiniz. Bugün sizlerle günümüzde herkesin sıkça bahsettiği hatta her heyecan duyduğunda verdiği tepkilerde bile aklına ilk gelen soru işareti olan panik atak ve panik bozukluktan bahsedeceğim.

Öncelikle panik atağın ne demek olduğundan başlayalım. Panik atak temel olarak aniden ortaya çıkan ve belli aralıklarla tekrarlanan kişinin yoğun olarak sıkıntı veya korku yaşadığı nöbetlerdir. Çoğu zaman 'kriz' olarak adlandırılan bu nöbetlere aslında panik atak denir. Panik atağın en önemli belirtilerinden bir tanesi kişinin ölüm korkusunun olması gibi diğer belirtileri ise; kalp çarpıntısı, terleme, nefes darlığı(boğuluyormuş gibi hissetme), göğüs ağrısı, mide bulantısı, terleme, baş dönmesi(bayılıyormuş gibi hissetme) vb. belirtilerdir. Eğer bu belirtilerden en az dört veya daha fazlası görülüyor ise tanı konulması için mutlaka bir psikiyatriste başvurulmalıdır.

Panik bozukluğa gelecek olursak; aniden beklenmedik atakların belirmesiyle ortaya çıkar. Kişide ataklar arasındaki zamanlarda başka ataklarında gelebilecek olma kaygısı ve her atak sonrası bu kaygının gitgide daha artması söz konusu olur. Aslında ataklarda yaşanan şikayetlerin çoğu psikolojiktir. Panik anında verilen her tepki hayatta kalmamızı sağlayacak olan tepkilerdir. Görülen belirtilerin hepsi aslında bedenin kendini kurtarmak için harekete geçmesidir. Atak esnasında kişi ölebileceğini düşünse de aslında vücut o anda güçlüdür. Panik tepkilerin çoğu tehlike olarak algıladığımız şeylerden korunmak adına kendini gösterir. Atakların gelmemesi adına kişinin önlem almak için işe gitmeme, açık alan korkusu(agorafobi) gibi güvenlik sağlayıcı davranışlar sergilemeye başlar. Panik bozukluğun temelinde kişinin yaşadığı yoğun stres, travmatik bir olay, bir yakınını kaybetme veya psikolojik olarak kişinin yıpranmış olması gibi nedenler yatabilir. Peki, tanı konulduktan sonra başlayan tedavi süreci nasıl işler?

Panik bozukluğun ilaç tedavisinde antidepresan ilaçlar kullanılır. İlacın vücuda uyum süresi 1-2 ayı bulur. Eğer uyum sağlama sürecinde sıkıntı yaşanırsa mutlaka doktora belirtilmelidir. Psikoterapide bilişsel davranışçı terapi yöntemi ile kişinin zihninde bulunan olumsuz düşüncelere odaklanılır. Örneğin atak yüzünden öleceğini düşünen kişinin olumsuz düşüncesini daha sağlıklı olan düşünce ile yer değiştirmesi hedeflenir. Bu tedavinin bilişsel boyutudur. Kişinin güvenlik sağlamak amacı ile sergilediği kaçınma davranışları var ise sistematik duyarsızlaştırma ve alıştırma tedavileri uygulanılır. Kişinin burada adım adım bu davranışların üstesinden gelmesi hedeflenir. Belirlenen ev ödevleri ile bu durum adım adım aşılmaya çalışılır. Bu noktada önemli olan süreci yarıda bırakmamak, terapistiniz ile işbirliği ile tedaviye devam etmektir. Zorlu bir süreç olsa da sonunda başarıya ulaşmak mümkün olacaktır. Hepimize mutlu günler dilerim…