Hak ederek, çalışarak, emek vererek kazanmak değerlidir. Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü, uzun ve yorucu, özenli çalışmadır alın teri.

Alın terinin döküldüğü, helal ekmeğin kazanıldığı yerde emek sahibi değil, emek hırsızları zengin olur.

Başarılı olmanın yüzde 99'u alın teri, yüzde 1'i yetenektir.

Hayatta kolay kazanılanlar kolay kaybedilir. Bir işte alın teri ve emek olmazsa o işten hayır gelmez. Kimse yaptığı işin hayrını görmez. Etrafımızdaki örnekler kolay kazanıp kolay kaybeden, hatta daha fazlasını kaybedenlerle doludur.

Hayatı başkalarının üzerinden asalakça geçinmeye kurulu, alın teri akıtmadan, emek vermeden kısa yoldan köşeyi dönmek isteyen insanların ibretlik hikayeleriyle doludur.

Her işte alın teri ve emek şarttır. Emek olmadan yemek olmaz.

Meşhur kavak ağacı ile kabağın hikayesi alın teri ve emeğe en bariz örnektir ve gerçekten de ibretliktir.

Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:

-Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?
-On yılda, demiş kavak.
-On yılda mı? Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.
-Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!
-Doğru, demiş kavak.
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgarları başladığında kabak üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa:
-Neler oluyor bana ağaç?
-Ölüyorsun, demiş kavak.
-Niçin?
-Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için.