PKK'nın çözüm sürecini nasıl istismar ettiğini maalesef çok acı bir tecrübe ile gördük.7 Haziran 2015 – 1 Kasım 2015 arasında ve sonrasında verdiğimiz şehit sayısı çok acı bir tabloyu yeniden önümüze koydu.Her gün şehit cenazesi kaldırıyoruz.Hep birlikte gördük terör örgütü çözüm süreci boyunca terör ateşini yeniden yakmak için müthiş bir yığınak yapmış. PKK militanları, hiçbir şekilde sınır dışına çekilmemiş,çözüm sürecine resmen takoz koymuş.Hükümet ise 7 Haziran sonrası ortaya çıkan o kanlı tabloyu yeniden değerlendirip, çözüm sürecini şimdilik kaydı ile buzdolabına kaldırmıştır.

Şehit yakını kimliğimle başından beri çözüm sürecine karşı olan isimlerden birisiyim.Hükümet bu aşamada doğru olanı yapmıştır.Terörle müzakere yerine mücadeleyi seçerek hepimizi rahatlatmıştır.Doğrusuda kesinlikle budur.Çünkü terörle pazarlık asla kabul edilemez bir yöntemdir.Bu yöntem hem şehitlerimizin kemiklerini sızlatmakta hem de terör örgütünü yeniden palazlandırmakta ,şımartmaktadır.Çünkü kanlı terör örgütü PKK'nın asıl amacı, açık ve net bir şekilde bellidir.Tek idealleri bölgede bağımsız bir Kürdistan devleti kurmaktır.Özerklik talepleri ise bu işin temeli ve kılıfıdır.Kimse rehavete kapılıp asıl niyeti aklından çıkarmasın.Türkiye'nin yeniden tuzağa düşmemesi için devletin ya da hükümetin çözüm sürecinden İmralı ve Kandil'le pazarlıktan vazgeçmesi kaçınılmazdır.

Elindeki silahı asla bırakmayan ve bırakmayacak olan terör örgütü ile ne konuşulacaktır?Eğer terör örgütü lideri Abdullah Öcalan 30 binden fazla insanımızın ölümünden sorumlu tutulup İmralı'daki cezaevinde hükümlü konumunda olmasaydı, bu şekilde bir çözüm sürecini konuşur muydu?Empati yapalım ve düşünelim.Kendimizi kandırmayalım ,Öcalan şu anda en çok ne zaman özgür kalacağının ince hesabını yapmış ve çözüm sürecine bu açıdan sıcak bakmıştır.Bu işin sadece Öcalan'la olmayacağını da unutmayalım. PKK'ya silah bıraktıracak olan gerçekten Öcalan mı, bunu iyi düşünelim.En yakın müttefiklerimizin ,komşularımızın bile PKK terör örgütüne silah verdiğini görmezden gelerek bu sorunu çözemeyiz.Maalesef dış güçler tarafından Türkiye ve bölge üzerine büyük oyunlar oynanıyor.Oynanan oyunların farkında mıyız? Yoksa hala müttefiklerimize ve komşularımıza çok mu güveniyoruz.Kandil'e karadan girmemize PKK mı müttefiklerimiz mi müsaade etmiyor, bunu da hep birlikte düşünelim! PKK terör örgütü yeniden başlattığı terör süreci ile hükümeti ve devleti çaresiz hale düşürmeyi hedeflemiştir.Bu sayede Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve hükümetine taleplerini kabul ettirmeyi planlamaktadır.Unuttuğu tek şey, bu oyuna kimseyi getiremeyeceğidir. İmralı'da yeniden çözüm süreci adı altında Öcalan'la masaya oturmak terör örgütünün değirmenine su taşımaktan öteye gitmeyecektir.Bu tehlikeyi görüyor ve çözüm sürecinin yeniden gündeme alınmasını istemiyoruz.Böyle bir şeyi asla içimize sindiremeyiz..Şu unutulmamalı ki terör örgütü kalleştir,haindir çözümün adresi terör örgütü değildir.Bölgede çözülmesi gereken sorun devletin açılan hendekleri hemen kapatması,yakılanı yıkılanı onarması ,bölgede vatandaşı yanına çekmesi ,devleti vatandaşla kucaklaştırması ile sağlanabilir.Bölge insanına insanca yaşama koşullarını sunmak; teröre çare olacaktır,kalıcı çözümü getirecektir.Bölge insanının ve bütün ülkenin huzura güvenliğe,refaha ve devlet şefkatine ihtiyacı vardır.Çözüm sürecini buzdolabından çıkarmak ve yeniden İmralı da müzakerelere başlamak bölge halkının beklentilerine değil ,terör örgütünün beklentilerine karşılık olur.Terör örgütü yeniden canlanır,bu gerçeği görmezden gelmek intihardır.

Bundan böyle de yapılması gereken terörle en kararlı şekilde mücadeledir.O mücadelenin de güvenlik kuvvetlerimiz tarafından canla başla yapılmaya başladığını görmek, hepimizi rahatlatmıştır.Şehit yakını kimliğimle açıkça ifade ediyorum ki, ne terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'a ne de onun kanlı örgütü PKK'ya asla güvenilmez.Bundan sonra da terör örgütünü öyle ya da böyle muhatap alan ,onlara güvenen kesinlikle hata yapar! Bugünkü şehitleri çözüm sürecinde yapılan hatalardan dolayı verdiğimizi unutmayalım!