Ben türkülerle büyüdüm. Halayı bizimkiler türkülerle çekti, kınayı analarımız gelinlik kızlarının eline türkülerle yaktı. 'Kına mı yaktın eline Eminem' türküsünü duydukça ve de mırıldandıkça gözlerimden hala yaşlar süzülür. Rahmetli babam söylerdi. O da çoğu zaman ağlardı bu türküyü söylerken. Ben türkünün ezgisine mi ağlıyorum yoksa hasreti içimde gittikçe daha da büyüyen babamın yokluğuna mı, bilmiyorum.

Sivas coğrafyasında doğup da türkülerle büyümemek olası mı? Gurbet kuşudur Sivaslı, toprağında bulamadığı nasibi gurbette aramıştır yıllar boyu, geride yakınlarını, sevdalarını bırakarak ve hasreti yüreğinde taşıyarak. Onun için dertlidir Sivas türküleri. Ben o dertlerin türküleriyle büyüdüm.

Şarkılarla ünsiyetim ise üniversite yıllarımda başlar. Üniversite yıllarım aynı zamanda sevda yıllarımdır. Aşkımı, hasretimi 'Türk Sanat Musikisi'nin şaheserleriyle somutlaştırdığım yıllar. Dede Efendi'nin bestesi 'Yine bir gülnihal aldı bu gönlümü/Sim ten, gonce fem, bîbedel, ol güzel' ya da Hacı Arif Bey'in 'Olmaz ilaç sine-i sad pareme' bestesi.

Son zamanlarda TRT sanatçılarından Aysun Gültekin'i keşfettim. Ve yeniden duygu seline kapılmaya, yeniden türkülerin hüznünde gözyaşı dökmeye başladım. O mu çok mükemmel okuyor da ağlatıyor yoksa ben mi çok yaşlandım ve yaşlılıkla birlikte duygusallaştım da mı ağlıyorum? Bilemiyorum, ama Aysun Gültekin'i dinliyor ve ağlıyorum. Zühal 'dinleme bari' diyor 'dinleme ve ağlama!' Ben 'ağlamak iyidir' diyorum.

Ağlamak! Ağlamak ve erkeklik! Biraraya gelmez sandığımız iki kelime! Bize ağlamanın ayıp olduğu söylenmişti çocukluğumuzda. Kadınlar -kavuşuncaya kadar kalbimizi ayaklarının altına attığımız kavuştuktan sonra da kah gururunu kah bedenini ayaklarımız altına aldığımız kadınlar- beni affetsin, ağlamanın kadınlara has olduğunu söylemişlerdi. Sanki kadınlık ayıpmış gibi.

Ben bu satırları yazarken Aysun Gültekin de bir Celal Güzelses türküsü okuyor: 'Yavrum bugün yaradan var/ Oğul yeri göğü yaradan var/ Oğul tabip yarama değme/ Bende her yaradan var./ Ya derdime derman/ Ya katlime ferman. / Yavrum bugün yara sızlar/ Ok değmiş ey yara sızlar/ Bu derdi çeken bilir/ Ne bilsin yarasızlar./

Ah o sızlayan yaralar ve ah o halden anlamaz yarasızlar… Bilesiniz ki yeri göğü bir yaratan var.