n İnsana zulmedenlerin,
n
n Allah korkusuna
n
n sahip olduğunu
n
n söylemek mümkün mü?
n
n Tarihçiler, zalimleri
n
n hayırla kayda almıyor...
n
n Önümüzde
n
n binlerce
n
n ibret var...
n
n Nefsine yenik
n
n düşenlerin
n
n vay haline...
n
n Anıl Ege nin
n
n Zalimin sonu
n
n öyküsü ise
n
n ders çıkarabilenlere...
n
n
n
n
n
n * * *
n
n Ona yüzündeki
n
n yara izi nedeniyle
n
n Falçata Nuri
n
n lakabı takılmıştı. Adı duyulduğunda
n
n ahali çekinirdi. Zalimliğiyle
n
n insanları sindirmişti. Garibanların mallarına zorla el koyarak
n
n büyük bir servete kavuşmuştu.
n
n Subaşı Hakkı Efendi nin de
n
n has adamıydı. Bağevindeki
n
n alemlerin baş misafiri
n
n olan Hakkı Efendi
n
n sayesinde,
n
n zaptiye baskını
n
n korkusu yaşanmadan
n
n sabahlara
n
n kadar eğlenilirdi.
n
n Kadı Kamil Efendi,
n
n hem adli hem de
n
n idari olarak;
n
n işini düzgün yapan
n
n bir insandı. İnançlı
n
n biriydi. Falçata Nuri yi en güvendiği
n
n yardımcısı Subaşı Hakkı Efendi
n
n sayesinde tanımıştı.
n
n Falçata Nuri, her cuma
n
n Kadı Kamil Efendi nin
n
n namaz kıldığı camiye gider,
n
n arkasında saf dururdu. Kadı,
n
n onun hakkında
n
n olumsuz bir şey duymamıştı. Çünkü,
n
n Subaşı Hakkı Efendi,
n
n şikayet etmeye kalkışanların
n
n önünü keserdi.
n
n Falçata Nuri, Esnaf Çarşısı ndaki
n
n bütün dükkanları, değerinin çok altında
n
n zorla satın aldı. Eski sahiplerini de işçi olarak
n
n yanında çalıştırmaya başladı. Hiç kimse birbirine
n
n derdini açamıyordu. Korku, bütün ilçeye
n
n hakimdi. İki kişi biraraya gelip,
n
n fısıltıyla bile konuşamıyordu.
n
n Falçata Nuri nin lakabı artık,
n
n Ağa olmuştu.
n
n Subaşı Hakkı Efendi, Nuri Ağa nın konağından
n
n işleri yönetir hale geldi. Onlar zevk-ü sefa
n
n içindeyken, ilçe halkı inim inim inliyordu.
n
n İmam Mehmet Efendi,
n
n ahaliden gelen şikayetleri Kadı Kamil Efendi ye
n
n anlatmaya karar verdi. Nuri Ağa nın
n
n zulmü karşısında suskun kalmayı
n
n kendine yediremiyordu.
n
n Kadı Kamil Efendi, o cuma erkenden
n
n camiye gitti. İmam Mehmet Efendi ile
n
n biraz sohbet etmek istiyordu. İmam odasına
n
n girdiğinde, Mehmet Efendi yi Kur an okurken
n
n buldu. Mehmet Efendi, kadıyı görünce Kur an-ı Kerim-i öpüp başına koyduktan sonra raftaki yerine
n
n itinayla yerleştirdi. Fırsat ayağına gelmişti. Her şeyi anlatacaktı. Kadı Kamil Efendi yi
n
n buyur etti. Hal-hatır faslından sonra
n
n İmam Mehmet Efendi,
n
n Size bir şikayeti anlatamak istiyorum. Ahalinin durumu perişan deyince, Kamil Efendi
n
n imama daha da yanaştı. Çünkü kulakları ağır işitiyordu. Bu Nuri Ağa var ya dediğinde, içeriye Subaşı Hakkı girdi. İmam Mehmet Efendi,
n
n sözünü bıçak gibi kesince,
n
n Kadı Kamil Efendi, Eeee ne olmuş Nuri Efendi ye diyerek;
n
n devam etmesini istedi. Subaşı Hakkı ile göz göze gelen
n
n İmam Mehmet Efendi, Sonra anlatsam dedi. Kadı da ısrarcı olmadı.
n
n Şubaşı Hakkı nın içine kurt düşmüştü. Bu adam ne diyecekti acaba
n
n diye düşünüyordu ama ne söyleyebileceğini az buçuk tahmin ediyordu.
n
n Namazdan birlikte çıktıkları Nuri Ağa ya olup biteni anlattı. İkisini de bir korku sarmıştı. Kadı Efendi, yapılanları
n
n duyarsa işleri karışacaktı. Mülayim gibi görünen
n
n Kadı Kamil Efendi nin haksızlıklar karşısında
n
n kendi evladı olsa cezalandıracağını biliyorlardı.
n
n Karar verildi. İmam Mehmet Efendi yi öldürüp,
n
n kaza süsü verilecekti. İmam Efendi, hatim duası için
n
n konağa davet edildi. Mehmet Efendi nin kendisine
n
n fenalık yapılacağı aklının ucundan bile geçmemişti. Sonuçta Allah rızası için çağırmışlardı.
n
n faytona binen İmam Mehmet Efendi,
n
n konağa yaklaşırken, Nuri nin çetebaşı
n
n olan Hakan, arabayı durdurdu. İmam Ne oldu diyecek oldu ki,
n
n güçlü bir kol onu faytondan indirdi. Bu, Nuri Ağa dan başkası değildi.
n
n İmam Mehmet Efendi, yediği tokat darbesiyle kendini
n
n yerde buldu. Nuri, Ne söyleyecektin lan diyerek,
n
n onu tekmelemeye başladı. İmam Mehmet Efendi, Zalim adam. Allahımdan bul diyerek,
n
n bağırıyordu. O bağırdıkça,
n
n Nuri daha çok vuruyordu.
n
n Hakan iki atı, kupadan ayırırken,
n
n Nuri de imamı sürükleyerek
n
n uçurumun başına getirdi. Ortalık zifri karanlıktı. Faytonun fenerleri söndürülmüştü. İmam, kupayla birlikte aşağıya atılacaktı. O sırada ayağını yılan ısıran
n
n atlardan biri,
n
n büyük bir acıyla
n
n kişnedi ve çiftesi Nuri ye isabet etti. Göz gözü görmüyordu. İmam Mehmet Efendi,
n
n sessizlik üzerine
n
n Nuri Efendi bir şeyin yok ya
n
n diye sordu. Ses gelmiyordu. Bir daha tekrarladı. Yine ses yoktu. Bu kez
n
n Hakan oğlum neredesin dedi. Ondan da ses yoktu. İmam Mehmet Efendi, faytonun fenerini aradı. Bulamadı. Avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı. Güçlü bir sesi vardı. Çok geçmeden
n
n Nuri Ağa nın konağından
n
n ellerinde fener ve meşalelerle insanlar geldi. Nuri Ağa ve adamı Hakan
n
n ortalıklarda yoktu.
n
n Sabah olduğunda,
n
n Nuri Ağa ile adamı Hakan
n
n uçurumun dibinde ölü olarak bulundu. Nuri, atın çiftesini yediğinde
n
n adamı Hakan ı tuttuğu için
n
n birlikte düşmüşlerdi.
n
n Kadı Kamil Efendi, o gün olup biten her şeyi
n
n bütün çıplaklığıyla öğrendiğinde,
n
n ilk işi Subaşı Hakkı ya hapis cezası vermek oldu.
n
n Nuri nin cenazesinde ise kendi adamlarından
n
n ve ailesinden başka cemaat yoktu. İmam Mehmet Efendi için zor bir görevdi bu. Allah korkusu olmayan
n
n fakir fukarayı soyan ve kendisini
n
n öldürmeye kalkışan bir adam için
n
n nasıl helallik isteyecekti?
n
n Ne bir nefes eksik ne bir nefes fazla
n
n diye söze başladı ve
n
n ahirete imanla gitmenin faziletlerini
n
n anlattı...Ve Nuri nin adamlarının
n
n gözlerinin içine bakarak, Zulümle olursan abad,
n
n sonun olur berbat dedi.
n
n Cenaze defnedilirken,
n
n Kadı Kamil Efendi,
n
n Esnaf Çarşısı ndaki
n
n bütün işyerleri
n
n başta olmak üzere
n
n zorbalıkla alınan
n
n ev ve arazilerin eski sahiplerine
n
n verileceğini duyurdu.
n
n Ahali, o günü
n
n bayram ilan etti ve her yıl
n
n o gün
n
n Esnaf Çarşısı nda
n
n fakir fukara için
n
n sofralar kuruldu, yiyecek ve giyecek dağıtıldı.
n
n * * *
n
n Bugününüz dünden daha iyi olsun. Sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle...
n