Can arkadaşım
Op. Dr. Kamil Furtun u
hastane önünden
uğurlarken,
gazeteci arkadaşların
görüntü almak için
kürsünün önünü
kapatmaları nedeniyle
ağlamaktan
konuşamayan
ve sözcükler boğazına
düğümlenen o
kişiyi görememiştim...
Öyle içtendi ki;
Kamil Furtun u
çok sevdiği belliydi...
O abimdi dedi. Ondan çok şey öğrendim, öğrenecektim
ifadelerini ağlayarak
dile getiren bu kişinin
genç biri olduğunu
anlamıştım...
Konuşmasını tamamlayamadı bile. Gazeteci arkadaşlar
çekilince onu gördüm. Yanımdakilere Kim? diye sordum.
Göğüs Hastalıkları Hastanesi
Başhekimi Op.Dr.Tamer Kutlu dediler...
Onu, kardeşim Kamil in anlattıklarıyla gıyaben tanıyordum...
Rahmetli Kamil i hastaneye ziyarete gittiğimde,
iyi bir insan diye ondan söz etmişti...
Şimdi, bu mevzuyu niye açtığımı
anlatayım...
Bazıları, bu kahpe saldırıda
Kutlu nun ihmali olduğunu
iddia etti ya!..
İşte onun için yazıyorum...
Bunu söyleyenler;
katil zanlısının önce başhekimin
odasına gittiğini, onu bulamayınca,
koridora çıktığını ve burada Kamil Furtun la karşılaştığını
bilmiyor...
Yani, katil zanlısı başhekimi odasında
bulsaydı,
belki de bu genç hekim
şimdi aramızda
olmayacaktı...
İhmal var elbette...
Ama başhekimde değil,
sistemde...
Hastanelerdeki güvenlik görevlilerinin
çoğu ya asgari ücretli ya da
biraz üzerinde ücretle çalışan
özel şirket elemanları...
Bu insanların başına
bir olay gelse,
devlet memuru gibi
birtakım haklara
sahip değil...
Onların da çoluğu çoğu var...
Burada başhekimi değil,
sistemi tartışmak gerekir...
O kahpe saldırıda başhekim
hayatını kaybetseydi,
kendi ihmali yüzünden öldü
denilecek miydi?..
Elbette önce tedbir,
sonra tevekkül...
Ancak, bu dünyada ne kadar
iyi korunursa korunsun, öldürülmeyecek
kimse yoktur!..
Dünyanın en iyi istihbarat örgütlerinden
biri olan MOSSAD ın koruduğu İsrail Başbakanı İzak Rabin
öldürülmedi mi?..
Demem o ki; böylesine tezviratlarla
acılı yürekleri daha fazla sızlatmayalım!..
Yazıktır, günahtır!..