İstanbul'da özel bir üniversitede, Ermeni Meselesi; Dünü, Bugünü, Yarını ve Hocalı Katliamı konulu konferans düzenlendi. Çok sayıda akademisyen ve öğrencinin katıldığı konferansta, uzun yıllardır tartışılan Ermeni meselesi ve Hocalı katliamı konuşuldu. Alanında uzman tarihçilerin düşüncelerini ve bilgilerini aktardığı etkinlikte, gelecek kuşaklar için önemli bildiler paylaşıldı.'Roketin menzili, bizim dilimizin menziliyle doğru orantılıdır'Konferansta konuşan Araştırmacı Yazar Yusuf Ziya Arpacık, Ermeni soykırımı diye bir soykırımın olmadığını ifade ederek, 'Amerika, 2. Dünya Savaşı'nda 120 bin Japonu 1942' yılının Mayıs ayında kampa doldurdu. Savaşıyor cephede, Japon'un kanı kaynayacak, kendi tarafına geçecek düşüncesiyle, 70 bini de kendi vatandaşı olan Japonları kamplara dolduruyor. Ve orada ölüme terk ediyorlar. Amerika, Suriye ve Irak'ta 2 milyon çocuğu öldürdü. Soykırımsa en büyük soykırım yapılıyor. Yani çok eski değil. Suriye'ye bakın. Bir bakıyorsun bir gecede hastaneyi yok ediyorlar. Biz bunlarla uğraşarak biz bu işi halledemeyiz. Biz ne zaman ayağa kalkarız, ne zaman roketlerimizin menzili uzar, şuanda 400 kilometre, ondan bölgesel olarak artık dilimiz daha fazla var. Hareket kabiliyetimiz daha fazla var. Roketlerimizin menzili 2 bine çıkarsa, o zaman küresel dilimiz uzayacak. Yani roketin menzili, bizim dilimizin menziliyle doğru orantılıdır' diye konuştu.'Osmanlı ve Türk devleti her zaman Ermenilere önemli görevler vermiştir'Osmanlı ve Türk devletinin her zaman Ermenilere önemli görevler verdiğini ifade ederek sözlerini sürdüren Arpacık, 'Karakin Pastırmacıyan var. 1908'de Erzurum mebusu seçiyoruz. 1914'te savaşa gidiyoruz, geçiyor Rusların tarafına. Gönüllü birlikler kurup bize saldırıyor. Dünyada böyle bir şeyin bir örneği var mı acaba. Milletvekili seçmişiz, bizim birinci ve ikinci meclis-i mebusan da Ermenilerin 32 milletvekili var. 29 tanesini paşa yapmışız, 7 tane büyükelçi yapmışız. 7 Ermeni, Türkiye'yi temsil ediyor, dış ülkelerde. 11 tane konsolos var, ve başkonsolos. Peki biz bunlara zulüm etmek isteseydik bunları vurmak, asmak isteseydik niye bu kadar mevki, makam vermişiz' dedi.