Önceki gün, elektronik posta adresime
yakın bir arkadaşım tarafından gönderilen
yazı, bir hayli dikkatimi çekmişti...
Adan Zye bütün hastalıkların
bitkilerle elde edilecek karışımlarla
tedavi yollarının anlatıldığı yazıdan aldığım
çıkış, tam 14 sayfa tutmuştu...
Bu metni okuyucularla
paylaşıp paylaşmamayı düşünürken,
içimdeki kaygılardan kurtulamıyordum...
Bunları kim denemiş, ne sonuç almış?..
Bu ruh halindeyken, dün Samsun-Sinop Tabipler Odasından
Sayın Genel Yayın Yönetmeni hitabıyla bir yazı aldım...
Diğer gazetelere de gönderilen uyarı niteliğindeki bu yazı, Son zamanlarda yerel basında tamamen iyi niyet çerçevesinde birtakım hastalıklar için bitkisel ilaçlar ve karışımlarla tedavide başarı sağlandığına dair haberleri kaygıyla izliyoruz diye başlamıştı...
Mevcut hastalıkların tıbbi literatürde bitki ile tedavileri mümkün değildi...
İfade edildiğine göre, bu tür bitkisel yaklaşımlar karaciğer yetmezliğine de
neden oluyordu...
İlaç neydi ve bitkiler ilaç olarak kullanılabilir miydi?..
Bitkilerden ilaç elde ediliyor muydu?..
Çok kapsamlı bu bilgilendirme yazısının bir bölümünde,
zakkumla kansere çare arayanların,
tedavilerini yarım bırakmalarına
vurgu yapılması, içimdeki yarayı
yeniden sızlattı...
Tedavisini yarım bırakıp, Şeker düşürüyor diye
ithal bir bitkisel karışımdan çare arayan canım annem aklıma düştü...
Tanıdık biri söylemiş ona da...
Her gün düzenli içtiği ilaçları
bırakıp, bu bitkisel karışımdan içince,
şekeri bir hayli yükselmiş ve
sağlıklı gözlerinden biri, büyük ölçüde görme
kaybına uğramıştı...
Lazerli tedaviler, şunlar bunlar boşuna...
Tabipler Odasının uyarısını yerinde buluyorum...
Ancak, hayatın içinde yaşanan gerçekleri de
gözardı edemem...
Umutların tükendiği andaki
çaresizliği bilmek gerekir...
Bu ülkede çaresizliklerin sırtından
trilyonlar kazanan şarlatanların
önünü kesmenin yolu eleştirmek değil,
iddiaları bilimsel araştırmalarla çürütmektir...
Zakkumcu Ziya şimdi nerede?..
Duyduğuma göre, Amerikada
bir laboratuvarda zakkumun kanser üzerindeki
etkisini araştırıyormuş!..