n
n n Aralık ayının son günlerini İstanbul’da geçirdim. Down sendromlu çocukların eğitimine dair bir toplantıya katıldım. Sait Halim Paşa Yalısı nda kızımın takı sergisi vardı. Bir taşla iki kuş vurdum. Kızımla gururlandım. Hayat neler hazırlıyor. İngiliz Edebiyatını bitirip mücevher tasarımcısı olacağı hiç aklıma gelmezdi. Ama oldu. Onun başarısı benim gururum.
n n Down sendromu ve otizm bir hastalık değildir. Onlar ilaç aramıyorlar. Tek dertleri insanlar tarafından kabullenilmiş olmayı ve kendilerine diğer insanlar gibi davranılmasını istiyorlar.
n n Sonuçta bu sonradan olan bir hastalık değil. Büyük bir olasılıkla genetikle ilgili. Hepimiz de olabilirdik. Ya da çocuklarımız da olabilirdi. Mühim olan onları kazanmak ve topluma da kazandırmayı öğretmek.
n n Çocuklar dünyanın en değerli ve masum bireyleri. Çocuklar ve hayvanlar birbirlerine o kadar çok benziyor ki; masumiyetleri, sevgileri. Menfaatsiz seviyorlar. Çocuklar sarı liralar gibi daima parlak ve ışıl ışıldır… Yeter ki onları toplum sarı lira gibi bozup harcamasın.
n n Bu konuda en büyük görev ise biz ebeveynlere ve eğitimcilere çok iş düşüyor.
n n Aynı gün içinde iki farklı zamanı yaşadım. İstanbul’da sabah lapa lapa kar yağarken uçağa bindim. İstanbul ‘un eşsiz siluetine kar tüy tüy yağıyordu.
n n Şimdi İstanbul’da olmak vardı. Karlı bir kış sabahı vapurunun ,güvertesine kurulup sıcak bir çay gibi yudumlamak vardı İstanbul’u. Asırlık çınarlar ,cumbalı ahşap evler ,minareler,eski kiliseler ve daha neler neler. Biter mi İstanbul yeter mi yazmaya kalemler...
n n Fethiye de ise ılık bir akşam karşıladı beni. İstanbul’un sabahı. Fethiye’nin akşamı.
n n Aynı gün içinde iki farklı zamanı ve de mevsimi yaşamak işte bu.
n n Kıyamet dediler, alamet, rivayet, felaket dediler geldi geçti nihayet… Hiç inanmam böyle şehir efsanelerine. Herkesin kıyameti kendi içindedir. Yeter ki, inayet ve kifayet etmeyi bilelim hayatın getirdiklerine ve kadere dair.
n n Koskoca bir yıl daha geçti gitti. Bu benim Fethiye’de geçireceğim ilk yılbaşı.
n n Ancak ülkemiz bu kadar kaos ve kavram kargaşası yaşarken nasıl mutu olunur bilmem.
n n Hele son ODTÜ de yaşanan olaylar unutulacak gibi değil. Ben sadece çocuklarımın eğitimleri ile gurur duyan bir anneyim. Benim oğlum da gelinim de aynı üniversiteden mezun oldu. ODTÜ Türkiye de çok önemli bir eğitim yuvasıdır. Türkiye’nin geleceğine geçmişine imza atan insanlar buradan mezun olmuştur. Çok da haklı bir şöhrete sahiptir. Başbakan ın bu üniversiteye polis gücü ile gitmesini kınıyorum. Oraya ilim ile irfan ile gidilir. Benim oğlum Deniz Harp Akademileri ni Türkiye 2.si olarak kazanmış olmasına rağmen tercihini ODTÜ den yana kullanarak sadece teknik anlamda değil mükemmel donanımlı bir insan olarak mezun oldu.
n n Muhalefet etmek ve protesto etmek demokrasinin gereğidir. Muhalefetin ve zıt fikirlerin olmadığı yerde demokrasi de olamaz. ODTÜ gençliği idealisttir, öncüdür ve biraz da gözü karadır. Geçmişte olduğu gibi bugün de haklılar ve hep haklı kalacaklar.
n n Haklı olmak emperyalizme karşı direnmektir. Haklı olmak güç, kuvvet en önemlisi de bilgi demektir. Bilgi her zaman iktidardır. Bilgi daima kazanmak demektir.
n n ODTÜ gençliği bireysel çıkarlarının peşine takılmadı. Tek dertleri toplumun dertleri idi. Tek dertleri ülkenin yavaş, yavaş çöküşe geçmiş olması idi. Kaba kuvvetle kazanılan savaşlar zafere dönüşmez. Ancak zaferle bilgi ile kazanılan savaşlar, demokrasinin adil kılıcıdır.
n n Başbakan AKP li gençleri AK gençlik diye tanımladı. Ya diğer gençler kara gençler midir? Bu ülkenin tüm gençleri aktır ve bizlerin geleceğidir. Gençliği bölmenin acısını geçmiş yıllarda çok acı bedellerle ödedi bu ülke. Deniz Gezmiş ile öldürülmeye başlayan gençlik, hala öldürülmeye devam ediyor.
n n Bence umutsuz ve mutsuz bir yıla daha giriyor Türkiye. Düşmanlarımız bir tilki gibi sürekli ülkemizin havasını kokluyor. En acısı da düşman bize bizden de yakın. Sanki yatağımızda.
n n Tüm bu sıkıntıların içinde bana en güzel haberi Bafra Belediye Başkanımız Sayın Zihni Şahin Bey verdi. Beni telefonla arayarak sonsuz mutlu etti. Bafra gerçekten hayvan ölümleri ile Türkiye’nin kanayan bir ilçesi idi. Ancak başkan bakım evi için yeni bir yer alındığını ve mükemmel bir hayvan bakım evi yapmak üzere harekete geçtiğini müjdesini verdi. Ben de kendilerini kutlayarak bu muştuyu tüm Bafra halkına iletmek isterim. Teşekkürler Zihni Başkan… Bizler de HAYTAP gücü olarak hep yanınızda olacağız.
n n Bu 2012 yılının son yazısı idi. Haftaya daha umutlu bir yazı ve daha umutlu bir yıl dileği ile dost sevgilerimle…
n n
n n
n n
n