Dün yok muydu?..

Abone Ol
Balyoz ve Ergenekon gibi davalarda
sanık durumunda olan
komutanların, bilim adamları
ve gazetecilerin,
aileleriyle
davayla alakası olmayan
telefon görüşmelerinin tapelerini
yayınlayan,
görüntüleri çarpıtarak
intiharlara
neden olan,
hüküm giymemiş
insanları manşetlerinde
mahkum eden,
düzmece belgeleri
sahiciymiş gibi
kamuoyuna sunanlar;
şimdilerde
zulüm sözünü
sıkça kullanıyor ya...
O zaman
aklıma
eski Genelkurmay Başkanı
İlker Başbuğ un
karşısına,
33 erin şehit edilmesinde
başrolü oynayan
Şemdin Sakık ın
gizli tanık olarak
çıkarılması geliyor...
O zaman aklıma,
cep telefonuna
terör örgütü üyelerinin
listesi yüklenen ve
iki yıl tutuklu kaldıktan sonra da
Sehven yapılmış
denilen Teğmen Çelebi geliyor...
Herkesin masumiyetinde
hemfikir olduğu
eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı nın
sol bir terör örgütünün
elebaşısı gibi gösterilerek,
yıllarca hapiste tutulması
geliyor...
Samsunlu işadamı Galip Öztürk e
kurulan kumpas ve
bu kumpasın içine dahil edilmek istenen
bir emniyet müdür yardımcısının
İstanbul a ifadeye giderken,
eşinin üzüntüden erken doğum
yaparak çocuğunu kaybetmesi
geliyor...
Düzmece belgelerle
hayatları karartılan
insanların aileleri ve
böylesine bir ithamı
kabullenemeyip,
intihar eden komutanlar
da aklıma geliyor...
Bunlar zulüm değil miydi?..
Keşke o zaman da
bu feryat yükselebilseydi ve herkes için adalet
istenebilseydi,
bugün kim
böylesine bir hukuksuzluk
senaryosunu yazabilirdi?..
O günlerde yaratılan
korku dehlizinde
her türlü vicdansızlığı
yapanlara,
Adalet bir gün size de lazım olacak
diyorduk...
Bugün tersine döneceği
izlenimleri verilen
bir hukuksuzluğa
asla, Oh olsun diyemem!..
Dersem, değerlerimi
kaybetmiş olurum...
Dün; komutanlar, bilim adamları ve
gazetecilere yapılan
haksızlıkları alkışlayıp,
onların hayatlarını
karartanlar,
gerçekleri savunabilselerdi,
bugün hacıyatmaz
pozisyonuna düşmezdi...
Bu ülkede, masum insanlara
iftira ve yalan tezgahlarıyla
Kumpas kurulup; aileleriyle birlikte
acılar çektirildiğini
unutmadık elbette...
Komutanlara, bilim adamlarına
gazetecilere, emniyet mensuplarına ve işadamlarına
o acıları çektirenlerin
işlemedikleri suçlardan
yargılanmalarını istemek de
adaletsizliği savunmaktır...
İnançlı insan,
bir günlük adaletin
60 yıllık ibadetten
faziletli olduğunu
bilir, yalanın ve iftiranın değil,
her zaman adaletin
yanında yer alır...
Bilmem anladınız mı?..