Birçoğumuz vatandaşlar olarak geçim kaygısı yaşıyoruz. Sanırım dünya üzerinde de bu durum bu şekilde. Günümüz insanını en çok yoran konulardan birisi de psikolojik olarak geçim derdine düşmesi. Bu ayın sonunu nasıl getireceğim diye düşünmekten kafayı sıyırdık.
Geçim kaygısı ile modern yaşamın getirdikleri arasında bir tercih yapmak gerekiyor. Eğer geçim kaygısına düşmek istemiyorsak öncelikli olarak kendimizi kredi kartlarından kurtarmamız gerekiyor. Peki nedir bu geçim kaygısı?
Geçim Kaygısı Nedir?
Geçim kaygısı insanların temel ihtiyaçlarının yani, barınma, beslenme ve sağlık hizmetlerini karşılamakta güçlük çekmesi veya bu durumdan duyduğu endişe olarak adlandırılabilir. Gelir yetersizliği, gelir gider dengesizliği ve geleceğe dair ekonomik anlamda güvensizlik yaratan durumlar ciddi şekilde bizleri derinden sarsabiliyor.
Dengede Kalmak Mümkün Mü?
Kısmen evet. Kişisel düzeyde mümkün. Bu anlamda minimalist bir yaşam tarzına sahip olmak ve tüketim değil ihtiyaç odaklı yaşamak gerekir. Bütçe yönetimi yaparken harcamaları planlamak ve gelir gider tablosu oluşturmak büyük önem taşıyor.
Tabi ki bunları yaparken bazılarının rahat bir hayat sürdüğünü görüyoruz sosyal medyadan. Bu durum bizlerde yani insanlarda bir kıskançlığa neden olabiliyor. Tüm bunlara rağmen güçlü kalabilmek gerekir. Öncelikli olarak sosyal medya hesaplarından bir nebze de olabilse uzaklaşmak şart. Şehir yaşamının yüksek maliyeti ve birçok baskıya maruz kalabiliriz. Bu yükün altından gelebilmek ve kendi yorganımızı ayağımıza göre uzatabilmek ise şart.