n
n n Türkiye’nin idealist gençleri çok ağır faturalar ödedi. Milletin istiklali kaybolmasın diye binlercesi hayatını, on binlercesi sağlığını, yüz binlercesi de istikbalini kaybetti. İdealler tarlada yetişmez, pazarlarda alınıp satılmaz, yüreklerde filizlenir, beyinlerde dal budak salar ve vatan toprağında meyve verir. Ne yazık ki, o idealistler ideallerinin vatan topraklarında meyveye durmasını göremediler. O mutluluğu yaşayamadılar. İdealleri uğruna hayatını ve istikbalini feda eden gençlerden geriye gururlu bir destan kaldı. Ve bir de, ne yazık ki, onların mücadelesini istismar eden ama asla o destansı mücadelenin hatırasına ve onuruna layık olmayan eyyam ve menfaatperestler.
n n
n n Solcu ya da sağcı, ilerici ya da gerici, Cumhuriyetçi ya da Osmanlıcı, dinci ya da laik, fark etmez, Türkiye’nin talihsizliği bu çürümüşlüğün, bu çıkarcılığın tüm siyasi, sosyal ve ekonomik grupların içine sızmış olması. Bu hastalıklı bünyeler tüm toplumu hızla çürütmekte.
n n
n n Arkadaşlarının hangi imanla ve hangi ideal uğruna ne gibi fedakarlıklara katıldığını it gibi bilen ama bilmezden gelen bu tufeyli grubu, onların aziz hatıralarını istismar ederek kendi basit ikballerinin yolunu açıyor. Onların efsanelerini anlatarak geldikleri sosyal, siyasal ve bürokratik makamlarda önce kendilerini daha yukarılara taşımanın sonra da evlad-ü- ayallerini, eş ve dostlarını devletin sırtına yamamaya çalışıyorlar. Sanki geçmiş zamanın ülkü devleri muhteşem bir istikbali, pırıl pırıl bir hayatı onların karısının, kızının, damadının ve gelinin dünyalığı için feda etti.
n n
n n Geçmiş dönemleri Tevfik Fikret’in ‘Yiyin efendiler, yiyin! Bu han-ı iştiha sizin’ dizelerini okuyarak eleştirenlerin iktidarlarında ‘Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yeme’ yarışında eleştirdiklerine nal toplatmaları, millet adına ne hazin bir tecellidir. Mehmet Akif’in ‘Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu/ Gelir de Adl-i İlahi sorar Ömer’den onu’ mısralarını okuyarak ve bu millete ‘Hazreti Ömer adaleti’ vaat ederek iktidara gelenlerin güçlendikçe adaletten nasıl uzaklaştıklarını ibretle ve utançla izlemek olmamalıydı kaderimiz. Ne yazık ki, öyle oldu.
n n
n n Fare olmadan dağarcık kesmeye kalkanlar, ekmeden biçmeye soyunanlar, halkın ve hakkın kavgasını vermeden eşinin dostunun dünyalığı için dün beraber olduğu arkadaşlarıyla gırtlak gırtlağa gelenler! Hiçbir zulüm, hiçbir haksızlık ve hiçbir saltanat sonsuz değildir. Dünkü saltanatları yıkıp tahta sizi oturtanlar yarınlarda sizin eskilere benzeyen saltanatınızı tıpkı onların saltanatı gibi yıkar. Tıpkı kabaran denizin sahile attığı çeri çöpü yine kabaran denizin alıp götürdüğü gibi!
n n
n n Unutmayın ki, o gerçek idealistler toprağın altında da, üstünde de sizleri gözlemektedir ve pençeleri yakanıza geçmek üzeredir.
n n
n