Kalp kırmak...

Abone Ol
n Gönlünü aldım
n
n desek de
n
n kırılan kalpte
n
n iz kalıyor...
n
n O yarayı kapatacak olan
n
n zaman; ama ne zaman?..
n
n Bazen bir obje
n
n bazen bir olay
n
n hatırlatıyor insana...
n
n Geçmiş dediğin şey
n
n geçmemiş oluyor o an...
n
n Kırma gönül kapısını,
n
n yapacak ustası yok
n
n sözü boşuna değil...
n
n Anıl Ege den
n
n Kalp kırmak
n
n öyküsüyle baş başa bırakıyorum sizleri...
n
n
n
n
n
n * * *
n
n
n
n Cemil Bey, Tapu Müdürlüğü nden
n
n emekli olduktan sonra
n
n Karadeniz in şirin ilçelerinden
n
n birine yerleşmişti. Kirada oturduğu
n
n apartmandaki komşuları iyi insandı.
n
n Onlar da daha çok kendisi gibi
n
n emekliydi.
n
n Cemil Bey, yapayalnızdı. Karısı ve çocuğunu
n
n depremde kaybettikten sonra yeniden
n
n evlenmedi.
n
n Öğle vaktiydi. Caminin altındaki çay ocağında
n
n ezanın okunmasını beklerken,
n
n bir yandan da çayını yudumluyordu.
n
n Genç biri
n
n selam verdikten sonra,
n
n Oturabilir miyim? diye sordu. Cemil Bey,
n
n kendi eliyle tabureyi uzattı. Genç, söze girdi. Amca dedi. Sizi tek başına
n
n görüyorum hep. Buralı değilisiniz galiba .
n
n Cemil Bey, konuşmayı pek sevmezdi ama adı Umut olan
n
n bu karayağız delikanlının
n
n saygılı davranışı hoşuna gitmişti. Buralı değilim. Sakin bir ilçe
n
n diye geldim. Emekliyim. Umut kendini tanıttı. Derken laf lafı açtı. Cemil Bey,
n
n biriyle sohbet etmeyi özlemiş olacak ki,
n
n kısaca kendini anlattı. Umut, onun eşi ve çocuğunu kaybettiğini öğrendiğinde duygulanmıştı. O sırada ezan okundu. Birlikte kalktılar, namazı da aynı safta kıldılar.
n
n Cemil Bey ve Umut, her öğle namazı öncesinde çay ocağında buluşuyorlardı. İyi bir dost olmuşlardı.
n
n Umut, ilçenin köklü ailelerinden birinin
n
n çocuğuydu. Hakk ın rahmetine kavuşan
n
n dedesi, ilçede adeta bir saygı abidesiydi.
n
n Yine bir öğle vaktiydi. İkisi baş başa vermiş
n
n çay ocağında sohbet ederken, Madrabaz Cahit
n
n izin dahi istemeden tabureyi çekti, lafa
n
n girdi. Umut, kim bu amca? diye sordu. Umut, Madrabaz Cahit i
n
n hiç sevmezdi. Madrabaz, gayrimeşru yollardan zengin olmuş,
n
n Ne oldum delisi bir gençti. Umut, onu tanıştırırken,
n
n Cemil Beyin emekli Tapu Müdürü olduğunu söyledi. Madrabaz Cahit,
n
n alaylı bir üslupla, Oooo amcamız yolunu bulmuştur. Tapu haa...
n
n deyince, Umut sert çıktı: Doğru konuş Cemil Beyin kirada oturduğunu ve emekli maaşının dışında
n
n bir geliri olmadığını çok iyi biliyordu. Bu arada, Cemil Bey,
n
n müdahale etmezse, Umut un
n
n daha çok sinirleneceğini
n
n anlamıştı. Eliyle Umut un ayağına dokundu, Bırak dercesine. Madrabaz Cahit,
n
n dürüst ve yiğit bir delikanlı olan
n
n Umut tan çekinirdi. Madrabaz, sinsi bakışlarla
n
n tabureden hızla kalktı.
n
n Namaz vaktine yarım saat kadar
n
n vardı. Umut u evladı gibi seven
n
n Cemil Bey, sohbetlerinde
n
n ona yaşadıklarından kesitler anlatarak,
n
n hayatı tanımasına
n
n yardımcı olmak istiyordu. Neler görmüştü neler yaşamıştı.
n
n Bu zamanda
n
n böyle pırıl pırıl bir gencin,
n
n tuzaklara düşürülmesine gönlü
n
n razı değildi. Çünkü, Umut un yüreğini
n
n keşfetmişti. Ancak, Umut a öfkeli bir anında da
n
n hata yaptırmak kolaydı.
n
n Umut dedi Cemil Bey, Sana bir büyüğümüzün
n
n sözlerini hatırlatacağım. Bunu hiç unutmazsan,
n
n beni de çok mutlu edersin, sen de güzel yaşarsın
n
n Umut meraklanmıştı. İçinde de
n
n tarifsiz bir huzur vardı. Sanki, birazdan mutluluğun anahtarına
n
n sahip olacaktı.
n
n Kırdılar mı seni, boşver
n
n diye söze başladı Cemil Bey...
n
n Sen sus, Yaradan konuşsun.
n
n Gerçekten haksız yere kırdılarsa
n
n gönlünü,
n
n seni melekler savunsun.
n
n Ne beddua et ne darıl ne de kalbin yansın.
n
n Sen affet ki kalp kıranlar utansın
n
n * * *
n
n Bugününüz dünden dahi iyi olsun. Sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle...
n
n
n
n
n
n
n