Önce TSK, sonra yargı ve şimdi de Milli İstihbarat Teşkilatı...
Bu ülkenin en önemli
kurumlarının farklı nedenlerle
yıpratılması çabaları giderek artıyor...
Yaratılan puslu havada göz gözü görmüyor...
Kim neyi niçin
yapıyor,bilen yok!..
TSKyı yıpratmanın
kime yararı var?..
Yüce yargıya karşı
güvensizlik yaratılırsa,ortaya çıkacak
tablo,anarşiye yol açmaz mı?..
MİT yıpratıldığında,
bu durum en çok kimleri
memnun eder?..
Bu soruları sormak yerine,
sisler bulvarında
gücü yeten yetene...
Nereye gidiyoruz?..
Şüpheliler yargı önüne çıksın,
buna itiraz edenin aklına şaşarım!..
Ancak, bunu söyleyenler önce
dokunulmazlıkların arkasına sığınmasın...
Madem herkes yargı önüne çıkacak,
o zaman dokunulmazlıkları kaldırın hele...
Suçları mahkeme kararlarıyla
kesinleşen vekiller de hesap versin!..
Cumhuriyet savcıları,
üç kuvvet komutanının
ifadelerine başvurdu da
kıyamet mi koptu?..
Suçlu olan elbette çekinsin,
yaptığı yanına kalmasın!..
Ancak, şüpheli konumdaki insanları,
kurumlarıyla özdeşleştirip,daha yargılamanın başında medya aracılığıyla mahkum etmek,
doğru değildir...
Demokrasi,kuvvetler ayrılığıdır...
Yasama, yürütme ve yargı
birbirini yoketmek için değil,
yaşatmak ve işlerlilik kazandırmak için vardır...
Eğer birinden biri
aksıyorsa,orada demokrasi işlemiyor demektir...