Rahmet, mağfiret ve kurtuluş ayı geldi…
On bir ayın sultanı Ramazan geldi.
Ramazan ayını on bir ayın sultanı haline getiren oruç ile Kur’an-ı Kerim dir.
Oruç, yalnız Peygamberimiz (s.a.v.)’in biz ümmetine değil, bizden önceki ümmetlere de farz kılınmış bir ibadettir.
Oruç, namazdan ve zekâttan sonra Müslümanlara emredilmiş önemli bir ibadettir.
Yükümlülüklerin en hafifi olan namaz, sonra ortası olan zekât, daha sonra da en zoru olan oruç emredilmiştir.
Aynı durum İslamın temellerinin ifade edildiği Hadis-i Şerifte de belirtilmiştir.
Hadis-i Şerifte sırasıyla “Kelime-i şahadet getirmek, namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucunu tutmak ve hacca gitmek” şeklinde ifade edilmiştir.
Burada dikkat çeken şey, ibadetlerin kolaydan zora doğru sıralanmış olmasıdır.
Sevgililer sevgilisi peygamberimiz (s.a.v), Medine’ye göçünün başında Müslümanlara manen Allah’a yaklaşmaları amacıyla her ayda üç gün, bir de aşure gününde oruç tutmalarını emretmişti. Buna “ilk oruç” denilmiştir.
Ancak Hicretin ikinci yılında kıblenin Kudüs’ten Kâbe’ye çevrilişinden sonra Şaban ayının onunda Ramazan orucu farz kılınmıştır.
Kur’an-ı Kerim’de orucun yalnız bizlere değil, bizden öncekilere de farz kılınızı şöyle belirtilir: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.” (Bakara, 183)
Oruç, öteden beri uygulana gelen bir ilahi kanundur.
Oruç, insanı insan, Ramazanı Ramazan, Sultanı Sultan edendir.
Bu nedenledir ki, “Ramazan geldi, hoş geldi” derken beraberinde de “Oruç geldi, hoş geldi” diyoruz.
Rahmet, mağfiret ve kurtuluş bulma umuduyla…
Selam ve dua ile