Samsun Mutfağıyla Tanışmam

Samsun’a ilk adımımı attığımda burnuma gelen taze pide kokusu adeta bir davet gibiymiş. Şehrin sokaklarında dolaşırken her köşe başında ayrı bir lezzet köşesiyle karşılaşmışım. Burada yemek sadece bir ihtiyaç değilmiş; adeta bir kültür, bir yaşam biçimiymiş.

Bafra Pidesi: İncecik Hamurun Sanatı

Bafra’ya yolum düştüğünde, "Gerçek Bafra pidesi burada yenirmiş" demişlerdi. Hakikaten de öyleymiş. İncecik hamuru, taş fırında çıtır çıtır pişmiş hali ve iç harcının lezzeti dillere destanmış. Kıymalı olanı yemişim ama kavurmalısı da bir başka güzelmiş. Üzerine sürülen tereyağı ise her lokmayı ayrı bir ziyafete çevirmiş.

Tirit: Etin ve Emeğin Buluşması

Tirit sofraya geldiğinde önce gözüm doymuş, sonra midem. Etin uzun süre pişirilmesiyle elde edilen o yoğun lezzet, altına serilen yufka ekmeğiyle birleşince bambaşka bir deneyim sunmuş. Üzerine dökülen et suyu her lokmayı daha da zenginleştirmiş.

Samsun Simidi: Susamın Gücü

Sabahları sahilde yürürken elime bir Samsun simidi almışım. Diğer şehirlerde yediklerimden çok farklıymış. Kalın yapısı, yoğun susam kaplaması ve taş fırında pişirilmiş o sert dış kabuğuyla adeta “ben buradayım” demiş. Yanına bir bardak çay ekleyince gün daha güzel başlamış.

Karadeniz’in Vazgeçilmezi: Hamsi Tava

Mevsimi gelmişken hamsiyi es geçmek olmazmış. Sahil kenarında küçük bir balıkçıda, hamsi tava sipariş etmişim. Tazecik hamsiler mısır ununa bulanıp çıtır çıtır kızartılmış. Yanına limon, soğan halkası ve mısır ekmeğiyle servis edilmiş. Hamsinin taptaze tadı damağımda uzun süre kalmış.

Son Söz: Samsun’un Lezzet Hafızası

Samsun’da geçirdiğim her gün, başka bir lezzetle tanışmışım. Her lokmada tarih, kültür ve emeğin izlerini hissetmişim. Bu şehir sadece Atatürk’ün ayak bastığı yer değilmiş; aynı zamanda Türkiye’nin gizli kalmış gurme duraklarından biriymiş. Yolunuz Samsun’a düşerse aç gelin; çünkü buradan aç kalkmak mümkün değilmiş.