Samsunun yüzakları

Abone Ol

Sadece kahramanlıklar yoktur o günlerde; gafletler, dalalet ve hatta ihanetler vardır, hem de diz boyudur. Her mezhepten, her meslekten, her meşrepten birçok gafil, cahil ve hain İstanbulun karanlığında işgalcilerle kol kola hatta koyun koyunadır. İhanet o derece pervasızdır ki, cihat dini İslam adına teslimiyet fetvaları verilmekte, bildirileri yayınlanmaktadır. Adına ulema denen teslimiyetçiler; bu ihanet belgelerinin altına utanmadan, çekinmeden imzalarını atabilmekte, mühürlerini basabilmektedirler.
Bunlardan birisi ve belki de birincisi Şeyhülislam Dürrizade Esseyit Abdullahtır. Mili Mücadelecileri öldürülmeleri caiz eşkıyalar diye niteleyen ve onlarla savaşırken ölenleri şehit ilan eden İstanbul Fetvasının altındaki ilk imza ve mühür onundur. Bu fetva İstanbul gazetelerinde yayınlanır, işgal kuvvetleri tarafından halka dağıtılır, İngiliz uçaklarıyla Anadolunun muhtelif kentlerine attırılır.
İhanet tepkisiz ve cevapsız kalmaz. Bu ülkede gafiller, cahiller ve hainler her devirde var olmuşlardır ama gerçek ve haysiyetli aydınlar da, yurtsever din adamları da var olmuşlardır ve her zaman da ötekilerden çok olmuşlardır.
Onlar da bir fetva yayınlar, ötekilerin tam tersidir. Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat Efendi tarafından kaleme alınan ve yüz kırk küsur müftü, müftü vekili, eski müftü, müderris tarafından imzalanan bu Ankara Fetvası Anadolu harekatını meşru bir vatan savunması olarak niteler, adeta kutsar ve herkesi yardım ve desteğe davet eder.
Milli Mücadelenin kazanılmasında bu haysiyetli ve vatansever din adamlarının irşat ve gayretlerinin büyük rolü vardır. Askerler bugünümüzün maddi mimarıysa onlar da manevi mimarlarıdır. Tarihte, kurmay dehasıyla ulema duasının o kadar güzel buluştuğu bir başka cihat, bir başka milli mücadele olmasa gerek.
Ankara Fetvasının altında Samsundan iki müftünün de imzası vardır. Yarın, günümüzde uzak yakın aile fertlerinin ve bir iki araştırmacının dışında hemen hiç kimsenin adarını bilmediği bu yüz akı iki insanı, bu iki gurur abidesini yazacağım.