n
nn Samsun Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerine bir vakıf aracılığıyla “kişisel gelişim” üzerine seminer veriliyor.
nn Seminerde uzman arkadaş öğrencilere; “bu toprakların bize Kur’anı Kerim’e karşı saygılı olduğumuz için bahşedildiğini, tarih hocalarının anlattıklarının aksine İstanbul’un savaşla fethedilmediğini, Bizans halkının kardinal haçı yerine Osmanlı sarığı görmeyi tercih ettiği için İstanbul’un kazanıldığını” söylüyor.
nn Sanırsın Fatih Sultan Mehmet elini kolunu sallaya sallaya İstanbul’a girmiş.
nn Ortaçağ kapanıp Yeniçağ süreci başlamış, hem de savaşmadan.
nn Yine bir tarih saptırması ve maskelemesiyle karşı karşıyayız.
nn Bu saptırmalar zaman zaman Kurtuluş Savaşımızın dönüm noktası olan Çanakkale Savaşı için de yapılıyor.
nn “Gökten inen gri bulutların bir alay İngiliz askerini içine alıp yok etmesi…” filan…
nn Vatanları uğruna canlarını feda eden şehitlerin, yaralanan gazilerin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün emperyalizme karşı gösterdikleri kahramanlıkları sinsice soluklaştırıp bu büyük zaferi menkıbelere dayandırmaya çalışıyorlar.
nn Tamam, anlaşıldı, dindar bir nesil yetiştirilecek.
nn Karşınızdakiler de amaçladığınız nesli yetiştireceğiniz en gözde eğitim kurumunun öğrencileri.
nn “Bu toprakları savaşarak kazanmadık” derken, yaratılmaya çalışılan bu algıyla çocuklarımızın kişisel gelişimlerine ne yönde bir katkı sunulmaya çalışılıyor?
nn Bir neslin geçmişine, tarihine karşı yalan yanlış safsatalarla doldurulması, böylece kendi tarihinden soğutulması hatta kendi tarihine düşmanlaştırılması; o nesli daha mı dindar yapacaktır?
nn Kendi tarihinden kopuk bu dindarlık kime ve neye hizmet edecektir?
nn Otuz yılı aşkın süre emperyalizmin kuklası olup ülkede terör estirenlerin dahi bugün “İslam bayrağı” na sarılmalarını, hidayete ermek olarak mı yorumlamalıyız?
nn ...
nn Biz bu toprakları savaşarak kazandık.
nn Bağımsızlığımızı savaşarak elde ettik.
nn Ve bunu dünyaya malolmuş kahramanlarımıza borçluyuz.
n