Yan gel de yat

Abone Ol

n

n
n Ekrem Reşit Rey’in yazıp Cemal Reşit Rey ’in bestelediği “Lüküs Hayat” Opereti, nereden icap etti diye sormayın. Apo’nun başmüzakereci ilan edildiği ve devleti kuran, coğrafyayı vatan yapan asli unsurun adının kendi vatanında kendi anayasasından silinmeye adım adım gidildiği bir günde; eğer toplum konuyla ilgisiz, yapılanlara tepkisiz ve hatta duyarsızsa orada Lüküs Hayat’ı söylemenin tam da zamanıdır. Ne diyordu o muhteşem operet? “Lüküs hayat, lüküs hayat/ Bak keyfine yan gel de yat/Ne güzel şey/ Oh ne rahat/ Yoktur eşin lüküs hayat”
n
n Lüküs mü değil mi hayat, geçin onu bir kalem ama şu ifadeler yok mu şu “Bak keyfine yan gel de yat” ifadeleri yok mu, işte orada durun, durun ve hesap sorun, Başkasına değil kendinize sorun. Çünkü kurduğunuz devletiniz henüz yıkılmadan, vatanınız yabancı istilası görmeden sizin adınız sizin anayasanızdan çıkarılacak ve siz sadece bakıp geçeceksiniz! Sırtınız dönüp gideceksiniz ya da yan gelip yatacaksınız, en küçük bir demokratik hakkınızı kullanmayacak ve sonra da iş işten geçtikten sonra “ah vah” edip sızlanacaksınız! “Bunu kim yaptı?” diye beyhude yere soracaksınız.
n
n Hayır; sizin yarın sorma hakkınız olmayacak, yarın kendinizi savunma hakkınız bile olmayacak. Tarih ve çocuklarınız sizi kendi adını koruyamayan bir nesil olarak yargılayacak ve acımadan mahkum edecektir. Yarın anayasadan silinen adın öbür gün devlet dairelerinden silinirse şaşırma ve sakın yakınmaya kalkma. Perşembenin gelişini çarşambadan idrak edemeyenlerin ya da “üç on paralık lüküs hayat ve yan gelip yatma rahatlığı” uğruna görmezden gelenlerin kimseyi sorgulamaya yüzü de olmaz hakkı da bulunmaz.
n
n Osmanlı da böyle yıkıldı, yani silahla, yani her ayaklanana, her silaha sarılana azdan başlayıp giderek çoğalan tavizleri vere vere. Osmanlı olma iddiasındaki söylemlerin sahipleri ya da sözde Osmanlıperestler Osmanlının yıkılışını öğrenmeden Türkiye’yi yıkmak isteyenlerin taktiklerini ve verilen ilk tavizin bizi son noktaya nasıl taşıyacağını bilemezler.
n
n Şu veya bu partiden, şu veya bu mezhepten olabiliriz, birilerine sempati duyar, birilerine uzak durabiliriz ama milli meselelerimize farklı gözlerle bakamayız. Bu milletin ve bu devletin adı bellidir ve Türktür. Bunu inkar edemeyiz, bunu değiştiremeyiz. Bunu inkar edersek kendimizi inkar ederiz, bunu değiştirmekle başlarsak işe çok sürmez ve kimliğimizi kaybederiz.
n
n Siyasi rejimler, ekonomik politikalar, yatırım ve kalkınma modelleri, dış politika tercihleri değişebilir ama milletin adı ve milletin dili değişmez, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez. En azından edilmemeli. Ama heyhat, duyuyoruz ve okuyoruz ki, daha düne kadar “bebek katili” dediğimiz bir kanlı katille milletimin adı ve dili üzerinde pazarlıklar yapılıyor.
n
n Bilge Kağan, asırlar öncesinden “Altta yağız yer yarılmaz, üstte mavi gök çökmezse senin ilini, töreni kim bozabilir? Titre ve kendine dön” diye haykırırken sanki bugünleri görmüştü.” Şimdi bir tercih karşısındayız; ya Bilge Kağan’ı dinleyip kendimize döneceğiz ya da Ekrem Reşit Rey’in sözlerine kapılıp “yan gelip yatacağız.” Seçimimiz tarihin bize bakışını belirleyecektir.
n
n
n