Darbe girişiminden sonra, cemaatin devletin içine nasıl sızdığını ve nasıl devleti ele geçirdiğini hayretle görüyoruz. Doğrusu bu ya olanlara insanın inanası gelmiyor. Tutuklanan, gözaltına alınan ve işten çıkarılanların sayısı ise bütün tahminlerin üzerindedir. IŞİD'in ortaya çıkışı ile birlikte, öldürenin Allah'u Ekber demesi, ölenin de ölürken Allah'u Ekber demesini ilk olarak görmüş ve bunu makalelerimde dile getirmiştim. Şimdi yine aklım karıştı, düne kadar hizmet hareketine zerre kadar yardım edenleri, cennetin kapısında bekleyen zat-ı muhteremin neler yapabileceğini görmüş olduk. Alnı secdeye değenler nelere kadirmiş, bütün bunlar ortaya çıkmış oldu. Bundan birkaç yıl önce, bu terör örgütü hakkında söylenilenlerin % 1'ini söyleyene kötü gözle bakıldı. Dinle, Allah ile insanları kandıranların yaptıkları işlere bir bakınız. Bunu birkaç yıl önce söyleyenler, nasıl da linç edilmişlerdi. Şimdi ise, Fethullah Gülen denilen şahsın ABD'den iadesini istiyoruz. Vereceklerini zannetmiyorum. Çünkü, üst akıl onu vermeyecektir. Bu üst akıl, Obama, CIA veya FBI da değildir. Bunların üzerindeki, üstünde olan ve ABD'yi de idare eden üst akıldır. Zaten bu üst akıl Müslümanlığı parçalamak için F. Gülen'i ortaya çıkarmıştır. Müslümanlığı parçalamadaki görevi süresince, onu da koruyup kollayacaktır. Tarihi iyi okuyanlar ve onu yorumlayanlar, bunu çok iyi bileceklerdir. Diyanet çıkmış, Fethullah Gülen ve onun cemaatinin Müslümanlıkla ilgisi olmadığını ifade ediyor. Günaydın, Vallahi günaydın, nasıl da bunu çabucak bildiniz! Bilim adamlarının önemli özelliği, bu olaylar olmadan, insanları uyarmaktır. Köprünün üzerinden sular geçtikten sonra herkes bunu söyleyebilir. Allah biliyor ya, F. Gülen'in Türkiye'ye iadesini de istemiyorum. İkinci bir Abdullah Öcalan vakası başımıza bela olmasın. Bu cemaatin tüm kolları Türkiye'de yok edildiği takdirde, zaten o zatın zevali ortaya çıkacaktır. Şu anda bunun büyük bir kısmı ortaya çıkmıştır. Allah, din, Kur'an'ın arkasına sakladığı onun sahte, çirkin yüzü ortaya çıkmıştır.
Her gün düşündükçe, bu örgütün Türkiye'ye verdiği zararlar karşısında şaşırıp kalıyorum. Bu örgüt mensuplarından yakalananlar hakkında adaletimiz kararlarını verecektir. Yalnız, adaletin yeniden yapılandırılmasında da problemler ortaya çıkacaktır. Zira, bu ortamda bu örgüt mensuplarını ortaya çıkarmak oldukça zor olacaktır. Uykuya yatmış birçok hücrenin varlığı da olağandır. TSK yeniden nasıl yapılandırılacaktır? En önemli hususlardan birisi de budur. Devleti yeniden nasıl inşa edeceğiz. Halkımız arasındaki barışı ve birliği devamlı kılmak için hangi tedbirlerin alınması gerekir. Tüm bunlar sorun olarak ortada durmaktadır.
Bütün bunları acele etmeden düşünmek ve ona göre tedbirlerin alınması gerekir. Acele ile dönülmesi zor olan uygulamalardan kaçınmak gerekir. İdam konusu iyice düşünülmelidir. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra idam edilen, rahmetli Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın acısı hala tazedir. Eğer idam olsa idi, Ergenekon davlarından sonra sayısız idamlara şahit olacaktık. Ne günah işlerse işlesin, canı Allah verir, onu Allah alır, onun yerine kimse kendini koyamaz. Çoğumuz birçok olaydan sonra 'Böylelerini hemen sallandıracaksın' demişizdir. Yalnız sinirimiz geçince de bunun doğru bir söz olmadığını idrak etmişizdir. Ayrıca, darbeyi önleyecek hiçbir tedbir alamazsınız. Darbe zaten kanunsuzluktur. Esas olan darbeyi aklından bile geçirmeyecek, T.C temel yapısına uygun nesiller yetiştirmekten geçer. Saygılarımla.