Eşek hikayesini dünkü yazımızda yazmıştık.

O hikayenin asıl adı, ' Bayburt'ta adamını, Çaykara'da eşeğini tanımazsın' şeklindedir.

AK PARTİ'DE buna benzer yüzlerce, belki de binlerce örneğine rastlanır.

İki samimi arkadaşın yollarının ayrılışı sırasında birbirlerini bulacak ve hatırlatacak bir şifre belirlemişlerdir. Bu da ' BEN O'YUM' dur.

Günler, aylar ve yıllar geçer. Biri diğer arkadaşını özler ve arar. Bir yerde 'emir- vali' olduğunu öğrenir. Doğru o şehre gider. Valiliğe uğrar. Fakat sekreter- özel kalem engeline takılır. Tüm ısrarlara ve arkadaşı olduğunu söylemesine rağmen bir türlü içeri giremez.

En sonunda çaresiz üzerine, 'ben o'yum' yazılı kartının kendisine ulaştırılmasını rica eder. Kokona sekreter hanım kartı kendisine yani vali beye verir. Birkaç dakika sonra kartı, arka tarafına, 'ben o değilim' yazarak iade eder.

Sekreter hanım de dışarda bekleyen ve ben 'o'yum ' diyen eski arkadaşa kartı uzatır.

AK PARTİ'DE BUNA BENZER O KADAR ÇOK OLAY VAR Kİ, ANLATAMAM.

Aslında bu tür kartlar Refah iktidarı zamanında yazılmaya başlanmıştır.

Bunların bir kısmı AK PARTİ'YE geçerek orada yazmaya devam etmişlerdir. Meclise yalnız ziyaret amaçlı giden başörtülü hanımlarımız bile kokona sekreterler tarafından hakarete uğramışlardır.

Türkiye'de 1980 öncesini bilenler bilir. Her gün Türkiye'de ideolojilerinden dolayı 15-20 kişi öldürülmekteydi. Böyle bir atmosferde derneklerde birlikte çalışan, sabaha kadar birbirlerini bekleyerek afiş yapıştıranlar ve duvarlara yazı yazanlar birbirlerini unutabilir mi?

İşte bunlardan biri bir makama gelir de diğerinin işini görmede sol kökenli birisinden referans ister mi? İşte AK PARTİ'DE vefa ve gönül anlayışı bu.

İşte bu vefasız adamla bir yerde olmak mümkün mü? AK PARTİ, kelle almaya buradan işe başlamalıdır.

Bunu dava meselesi yapmak mümkün mü? Solcudan referans isteyen dava adamı mı olur? Bizzat kendisine de inanmıyor bu AK PARTİLİ(!) adam. Bu gönül meselesi mi? Olmadı, vefa meselesi mi?

AK PARTİ şimdi de 'GÖNÜL BELEDİYECİLİĞİ' diyor. Ne kadar inandırıcı olacaktır acaba?

Başkalarını 5-10 defa ziyaret ederken, kendi taraftarının gönlünü almak için bir defa dahi ziyaret etme gereğini duymayan örgüt yöneticileri kasıtlı değillerse tam bir intihar psikolojisi içindedirler demektir. AK PARTİ, gazetesiz, radyosuz, STK'sız, televizyonsuz 17 yıl önceki noktaya gelmiş. Büyük bir ihtar. Şimdi bu noktadan sonrası, ' ya yeni hal, ya izmihlal' noktasıdır. Selam ve sevgi ile…[email protected]