Osmanlı gerçeğinden bihaber cühela tayfası, harf inkılabı ile “gece alim uyuyup sabah cahil kalktığımız” zırvasını ilmi bir katiyet gibi tekrarlayıp durur. Harf inkılabına karşı olmak ve eleştirmek ve Osmanlıcanın gerekliliğini savunmak herkesin hakkıdır ama sadece bilenlerin soyunması gereken ve sadece onların yapabileceği bir iştir. Bırakın Bakileri, Enderunlu Vasıfları, Ziya Paşaları ve Namık Kemalleri Yahya Kemal’i bile anlamaktan aciz ben-i âdemlerin, Osmanlıca muhafızlığına daha doğrusu pazarlamacılığına soyunması; her şeyden önce Osmanlıca adına talihsizliktir.

Öncelikle bir müşkül sorunun cevabını dürüstçe vermek zorundayız: Osmanlıca meselemiz bir lügat meselesi midir yoksa bir hurufat meselesi mi? Eğer bir lügat yani sözlük -hadi Osmanlıca Türkçesiyle söyleyelim bir kamus- meselesi ise gençlerimizin ve hatta orta kuşak okuryazarlarımızın kelime dağarcığındaki fakirlik dışında bir sorun yok. Oy avcılığı yolunda her geçen gün biraz daha darbelediğiniz maarif sistemimizi yeniden kendi eksenine oturtur, okumayı, edebiyatı sevdirir ve dolayısıyla da gençlerin kelime hazinesini her gün Osmanlıca kelimeler ve ıstılahlarla zenginleştirirsiniz. Ama bunu yapabilmek için öncelikle sizin ilmi ve irfanı diploma denen kağıda sahip olmanın sığlığından çıkarıp bilgi deryasında aramanız gerekir. Bir de Osmanlıca öğrenmeyi “ecdadın mezar taşını okumak” gibi ucuzcu bir zanaat olarak değil bir geniş kültür deryasına dalmanın ilk kulaçları olarak anlamanız icap eder.

Yok eğer Osmanlıcadan kastınız lügat değil de hurufat yani Arabi harfler meselesiyse o iş de boyunuzu aşar. Arabi hurufatları öğrenmek, Osmanlıca tesmiye edilen dili ne yazmaya ne de okumaya yeter. Üstelik de bu ülkede o yazıyı bihakkın öğretecek hatta bırakın öğretmeyi öğrenme yeteneğine ve birikimine sahip öyle pek fazla öğretim üyesi ve öğretmen de yoktur.

Bu cühelanın bir de harf inkılabıyla “gece âlim uyuyup sabah cahil kalktığımız” zırvası var ki ne akla ne de insafa sığar. Kuruluş ve yükseliş dönemi Osmanlı Türk ilminden ve irfanından çöküş dönemi Osmanlısından ne yazık ki kendisine de Cumhuriyete de arşiv belgelerinin ve Ahmet Cevdet Paşa gibi gerçek birkaç aydının eserleri dışında kalan çok fazla bir şey yoktur. “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e milyonlarca eser kaldı ve harf devrimi bizim o eserleri okumamızı engelledi, dolayısıyla da âlim yattığımız gecenin sabahında cahil uyandık” söylemi arşiv belgelerini avamın istifade edeceği bilgi hazinesi sanan cehaletin söylemidir.

Osmanlıcayı bilmek iyidir, Osmanlıcayı bihakkın bilen uzmanların yetiştirilmesi elzemdir ama sade vatandaşın ve Cumhuriyetten şekvacı Cumhuriyet aydınının Osmanlıyı öğrenmesi için Osmanlıcaya ihtiyaç yoktur. Osmanlıdan kalan elyazması eserlerin neredeyse tamamı ecdat düşmanlığıyla suçlanan ve sövülen sayılan bu Cumhuriyet döneminde günümüz hurufatı ve lisanıyla yayınlanmıştır. Kütüphane raflarında gençlerin yararlanacağı onlarca, yüzlerce kitap vardır ama sadece ve sadece Naima ve Peçevi tarihlerini, Ahmet Cevdet Paşa’yı, Halil İnalcık’ı ve İlber Ortaylı’yı okumaları bile yeter ecdadı tanımaları için.

Halil İnalcık Hocanın Osmanlı İmparatorluğu’nun 1603-1656 dönemini anlattığı “Devlet-i Aliyye” adlı eserinin ikinci cildinin alt başlığı “Tagayyür ve Buhran Yılları”dır. Osmanlıca meraklılarının anlaması gerekir ama ben yine de anlayamayacak olanları için günümüz Türkçesine çevireyim: “Bozulma ve Buhran Yılları.” Osmanlının çöküşü ta o “bozulma ve buhran” yıllarına hatta ondan öncesine -medrese müfredatından müspet bilimlerin çıkarıldığı- Kanuni dönemine dek uzanır. İbn-i Teymiyeci Kadızadeleri bilmeden ve incelemeden Osmanlı tefekküründeki gerilemeyi ve çöküşü anlamak mümkün değildir.

Osmanlı da bizimdir Cumhuriyet de. Birini övmek için diğerine sövmeye gerek yok. O hakşinaslık değil nadanlık olur. Siyasilerin Osmanlıya ve Osmanlıcaya yapacakları en büyük hizmet; Osmanlının sırtından bir an önce inmeleri, Osmanlı ve Osmanlıca istismarından vaz geçmeleridir. Osmanlıyı tarihi bilmeden tarih istismarına ve tüccarlığına soyunanlardan ve cahillerden korumak her Osmanlı sevdalısının ilk ve asli görevi olmalıdır.