Çocukluğumun geçtiği yerlerde ve günlerde biz, Antep neredeydi bilmezdik. Ama Antep'in aslan yürekli yiğidi Karayılan'ı da Antep'in talihsiz kızı Ezo Gelin'i de bilirdik. Daha doğrusu kendilerini değil türkülerini bilirdik, türkülerini söyler, Karayılan'la gururlanır, Ezo Gelin'le hüzünlenirdik, zaman zaman da ağlardık.

Sivaslı Yavuz Bülent Bakiler'in 'Antepli Şahin' şiirini lise son sınıfta kendisinden dinledim. Şiir güzeldi ama Yavuz ağabeyin ağzında daha bir güzelleşiyordu. Antep'in bağrına büyük bir acının düştüğü günün ertesinde her söz ve her yazı bana fazla geliyor. Ve ben sütunumu Yavuz Ağabey'in o destan şiirine bırakıyorum:

'Ben Antepliyim, Şahinim ağam./ Mavzer omuzuma yük./ Ben yumruklarımla dövüşeceğim./ Yumruklarım memleket kadar büyük.

Hey, hey!/ Yine de hey hey!

Kaytan bıyıklarım, delişmen çağım/ Düşman kurşunlarına inat köprübaşında/ Memleket türküleri çağıracağım.

Bu dağlarda biz yaşarız, bu dağlar bizim dağımız./ Namusumuz temiz, bayrağımız hür/ Analarımız, karımız, kızımız, kısrağımız/ Burada erkekçe döğüşür

Bir bayrak dalgalanır Antep kalesi üstünde./ Alı kanımdaki al, akı alnımdaki ak/ Bayraklar içinde en güzel bayrak/ Düşüncem senden yanadır./ Hep senden yanadır çektiğim kahır/ Bu senin ülkende, senin gölgende.

Düşmesin kara kalpaklar, kirlenmesin duvaklar/ Korkum yok ölümden, kafirden yana/ Alacaksa alsın beni şafaklar.

Hey, hey!/ Yine de hey hey!

Al bayraklar altında kara bir kartal gibi/ Yaşamak ne güzel şey.

Bir sır var bu mavzerde, attığım gitmez boşa/ Çıkmış bir eski savaştan./ Türkün bir karış toprak parçası için/ Destanlar yazacağız yeni baştan.

Yıktım toprağın üstüne bir sarı kurşunla birini/ Çıktı karşıma biri,/ Çıktıkça çektim tetiği bismillahlarla beraber/ Vurdum alnından kafiri./ Bu kaçıncı kurşundur, bu kaçıncı bismillah/ Bu kaçıncı ölüdür?/Bir türkü söylenir siperlerde her sabah/ Vurun Antepliler namus günüdür!

Ben Antepliyim Şahinim ağam/ Mavzer omuzuma yük/ Ben yumruklarımla dövüşeceğim/ Yumruklarım memleket kadar büyük.'

Biz bu vatanı düvel-i muazzamanın(süper güçlerin) topuna tüfeğine karşı yumruklarımızla döğüşerek kazandık. Ne topuna veririz ne tankına ne de itine köpeğine. Ne açık saldırılar ne de hain ihanetler alabilir vatanımızı elimizden. Ne devletimizi yıkabilir ne de milletimizi dağıtabilir. Biz çektiğimiz acıyla büyürüz. Ve biz yeri geldiğinde yumruklarımızla döğüşürüz.