1972 yılında Steve Jobs ve arkadaşı Steve Wozniak tarafından kurulan Apple bugün dünyanın en değerli ikinci markası. Apple'ı rakip markalardan ayrıştıran ve ön plana çıkaran kavramlardan bir tanesi 'inovasyon' dur. Öyle ki 1976 yılında ortaya çıkan ilk üründen sonra bile, yeni çıkan ürüne çok fazla talep olmasına rağmen, inovasyon çalışmalarına başlamış ve devam etmiştir. 2001 yılına gelindiğinde ise Ipod piyasaya çıkmış ve walkman gibi ürünlerin piyasadan silinmesine neden olmuştur. Benzer şekilde itunes gibi araçlar ile tüketicilerin internetten dinleyecekleri müzikleri ve kullanacakları uygulamaları indirmeleri sağlanmış, bu sayede Apple tüketici elektroniği piyasasında söz sahibi duruma gelmiştir. 2019 yılı en değerli markalar sıralamasında 153.6 milyar dolar ile Amazon'un arkasından ikinci sırada yer almaktadır.

Huawei ise 1987 kurulmasına rağmen son 5 yıla kadar tüketici elektroniği ile ilgilenenlerin dışından hemen hemen hiç kimsenin adını duymadığı ancak son 5 yılda telekomünikasyon sektörünün kurallarını değiştiren ve Apple'ı tahtından eden şirket. 2019 yılının ilk çeyreğinde akıllı telefon üreticilerinin tamamı pazar payını kaybederken Pazar payını artıran tek üretici Huawei oldu.

Huawei'nin başarısının altında yatan temel nedenler nelerdir?

  1. Müşterinin birinci öncelikte olması; Çin'in kırsal bölgelerinde farelerin telefon kablolarını kemirmesine diğer şirketleri 'müşterinin sorunu' olarak yaklaşır ilen Huawei farelere karşı aldığı özel önlemler sayesinde kırsaldaki pazar payını artırmıştır.
  2. Personelin şirket yönetimine ortak olması; Huawei'nin sahibi olan Ren Zhengfei şirketin %1.4'üne sahip. Kalan ise şirket çalışanlarına ait. Dolayısı ile herkes kendisini şirketin ortağı olarak gördüğü için şirket için en iyisini yapmaya odaklı bir çalışma modeli olduğu ortaya çıkmaktadır. Buna benzer bir modelin ülkemizde Pegasus'ta geçerli olduğunu belirtmek yerinde olacaktır.
  3. Planlamaya verilen önem; 1987 yılında kurulan bir şirketin son 5 yılda adından sıkça bahsettiriyor olması son derece önemli. Geleneksel Türk şirketlerinin yapısına ve amaçlarına bakıldığında kısa vadede başarı odaklı bir büyüme arzu ettiklerini görüyoruz. Japonya ve Çin gibi Uzakdoğu ülkelerinde ise, gelenek ve göreneklerinden de kaynaklı, uzun vadede ama istikrarlı bir büyüme modelinin geçerli olduğunu görüyoruz. Burada vurgulanması gereken bir diğer nokta da CEO'luktaki süre. Huawei'de yönetim kurulundaki 3 üye 6 aylık periyotlar halinde CEO'luk görevini ifa ediyor. Ren Zhengfei ise bu süre zarfında CEO koltuğunda oturan kişiye koçluk ve mentörlük yapıyor. Bu sayede şirketin CEO'lara olan bağımlılıkları en minimum düzeye inmiş oluyor.
  4. Karar verilirken acele edilmemesi; Uzak Doğu toplumlarındaki bir diğer özelliklerinin karar verme süreçlerinin Batı dünyasından farklı olmasıdır. Batı dünyasında anında karar vermek önemli iken Uzak Doğu toplumlarında katılımcı yönetim anlayışı ön plana çıkmakta, herkesin fikri alınmakta ve bu sayede de en doğru kararın alınması hedeflenmektedir.