Ne güzel balonlarımız vardı bizim ve biz ne kadar da mutluyduk o
balonları uçururken ve onlara bağladığımız hayallerle umut dünyasının
zirvelerine doğru uçarken.
Bir biz olacaktık âlemde bir de diğerleri. Her şey bizden sorulacaktı.
Sinek bile uçamayacaktı hatta rüzgâr bile esemeyecekti bizim olduğumuz
yerde bizden habersiz. Oyunu biz kuracak, kartları biz karacak, biz
dağıtacaktık ve oyun bizim koyduğumuz kurallara göre oynanacaktı.
Güzel hayallerdi onlar ve güzel günlerdi o günler. Ah o hayallerin
şişirdiği balonlar gerçeğin katı cephesine çarptıkça birer birer
patlamasalardı. Ne yazık ki patladılar ya da patlatıldılar. Dün
Ortadoğu’nun ufuklarından gökyüzüne doğru havalanan hayallerimiz artık
Ortadoğu bataklığının derinliklerinde can çekişiyor.
Bir sonbahar sabahı Avrupa’da attığımız bir imzayla tüm kaderimizin
değiştiğine nasıl da inanmış, gündüz aydınlığında nasıl da havai fişek
gösterileri düzenlemiştik, hatırlar mısınız? Kimilerine göre 2008’de,
kimilerine göre, 2010’da kimilerine göre de en geç 2014’te AB’ye tam
üye olacaktık. Çok erken patladı balon. Şimdi artık AB’yi ağzımıza
almaz olduk.
2023’te “dünyanın en büyük on ekonomisi” arasına gireceğimiz ve “fert
başına yirmi bin dolar gelire sahip olacağımız” kulaklarımıza
fısıldandığında da çok sevinmiştik. 2023 yaklaştıkça biz hedefe
yaklaşmak yerine hedeften uzaklaşır olduk. Daha önce 17’nci büyük
ekonomiyken bu yıl 18’inciliğe geriledik. Eğer böyle giderse
yıl sonunda 20’nciliğe gerileyeceğimiz söyleniyor şimdilerde. Ne umduk
ne bulduk?
Hayallerin ve efsanelerin en büyük düşmanı rakamlardır. Açıklanan
rakamlar, efsaneleri yerle bir ediyor, balonları ardı ardına
patlatıyor.
Dış siyaset dibe vurdu sevgili kardeşim. Yeni bir devlet kuruluyor
güney ve doğumuzda ve ne yazık ki inşaatına malzemeyi de biz
taşıyoruz. İki yönlü kuşatılıyoruz, hem güneyden hem doğudan. Lobisi
ve gücü büyük kendisi küçük İsrail’e bir kardeş devlet ya da daha net
bir ifadeyle bir paralı asker deposu çıkıyor ortaya: Büyük Kürdistan.
İsrail zayıflayan, parçalanan Irak ve Suriye’ye ne kadar seviniyorsa
bilesiniz ki kurulmakta olan Büyük Kürdistan’a da en az o kadar çok
seviniyordur.
Ekonomi en az beş yıldır patinaj yapıyor, yerinde sayıyor hatta geriye
gidiyor. O çok sövülen, çok horlanan geçmiş var ya geçmiş, ekonomik
göstergeler onun şu çok övülen, allanan, pullanan, cilalanan bugünden
daha iyi olduğunu gösteriyor. 1950-2002 arası kalkınma ortalaması
yüzde 5.1, 2002-2014’te ise yüzde 4.7. Üstelik de neredeyse tam iki
katından fazla artan ülke dış borcu ve de elden çıkan onlarca,
yüzlerce fabrika, tesis de cabası.
Çocukluğumuzda balonlarımız patlayınca üzülür hatta ağlardık.
Şimdilerde balonlarımız patlıyor ve biz aldırmıyoruz.