Bir dönem Türkiye'de basında Allah'tan ve Peygamberden bile söz edilemezdi.

Amaç, bu dinin bayraktarlığını yapmış milletin çocuklarını, bu toprakları vatanlaştırmış kültür ve inançtan mahrum etmekti.

Buna kısmen de muvaffak olmuşlardı.

Ancak Allah'ın nurunu(dinini) tamamlama muradını engelleyemediler.

Hem de bu karanlık dönemde yetişmiş nesil tarafından bu meşale Anadolu'da yeniden yakıldı.

Türkiye'nin bugünkü aydınlığının temellerini bu nesil atmıştır. Bu nesle başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere hepimiz minnet ve şükran borçluyuz.

Bunlardan biri de dün aramızdan ayrılan merhum Hacı Hüseyin Manzak ağabeyimizdi.

Hacı Hüseyin ağabeyimizin iştigal alanı çocuklarından Mehmet ve Mustafa'nın yürüttüğü ve yönettiği toptan tuhafiye işiydi. Çocuklarına devrettiği dükkanına sıhhatli zamanında her gün gider gelirdi. Mahallede de komşumuzdu.

Dükkanında yaptığımız siyasi ve dini sohbetlere, taptaze heyecanıyla katılırken bazen deneyimlerini bizimle paylaşır, bazen de görüşlerini dillendirirdi.

O Milli Nizam ve Milli Selamet partilerinin çalışmalarına hiçbir karşılık beklemeden iştirak eden ender insanlardan birisidir.

Ülkede siyasi konuşmalarda neredeyse 'inşallah' demenin suç sayıldığı, TCK 163. Ve 6187 sayılı yasaların Müslümanların boyunlarının üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallandırıldığı ve partilerinin kapatıldığı bir dönemde kendilerini seçkin olarak nitelendiren azınlığın tahkirleri(aşağılama) altında fakat dar imkanlarla koşuşturanlardandı.

Gerek o zaman ve gerekse bu zamanda böyle fedakar insanların omuzları üzerine basıp bir yerlere yükselenlerin nankörlüklerine rağmen bu insanlar davalarından asla vazgeçmemişlerdir.

Hacı ağabeyin evinde tabutunun başında beklerken onun dava arkadaşlarından Şükrü Çoruh ağabeyin içeri girip gözyaşlarını hapsetmeye çalışması BİR İŞE YARAMADI. Çünkü gözyaşları onu dinlemedi ve akmaya başladı.

Bunlar ortak davanın ortak bekçileriydiler. Yarım asır ebediyete uzanan aynı umut ve sevda için gönülleri çarpmıştır.

Ben biliyorum ki, bu insanlar o gün çalışmasalar ve tohumu ekmeselerdi bugün bu hasat olmazdı. O gün bugünkü arabalar, telefonlar, broşürler, hatipler, paralar ve de size doğru bakabilen bürokrasi yoktu.

Bu insanların derdi ganimet değil, Allah rızasıydı.

Dilerim ki,Allah(cc) Hacı Hüseyin Manzak ağabeyimizi ve bizleri de Resulullah'a(as) komşu eylesin, Çocuklarına, hanımı annemize ve sevenlerine sabırlar ihsan etsin…