Ben türkülerin daha çok da uzun havaların duldasında büyüdüm. Bozkırın yaşıtım tüm çocukları gibi. Türküler bir baştan başlar öbür başa ağızdan ağıza geçerek taşınırdı. Hele de yaz geceleri. Biz damda yatardık, çadırımız gök kubbe, lambamız bozkırın berraklığında daha bir parlayan yıldızlardı. Ne kadar çoktular ve ne kadar aydınlıktılar! Biraz da hovardaydılar sanırım, sanki, sevgilisinin peşinden koşan bir aşık gibi onlar da sık sık kayar giderlerdi. Ve bizim o yıldızlı gecelerde hem ninnimizdi türküler hem de bir evden diğerine, bir mahalleden öbür mahalleye selamımız ve haberimizdi.

Ben Muzaffer Akgün tutkusuyla büyüdüm, 'Kışlalar doldu boşaldı bugün' uzun havası onun ciğerinden çıktığı kadar başka hiçbir ciğerden güçlü çıkmaz ve bizi bizden alıp başka alemlere sürüklemezdi.

Ömrümün ikinci yarısının son demlerinde bir başka sesle yeniden döndüm türkülere. Kerkük'ten Urfa'ya, Erzincan'dan Erzurum'a, Sivas'a, kısacası tüm Türk dünyasına dalga dalga yayılan ve beni hemen her seferinde ağlatan Allah vergisi o ses yetmezmiş gibi şimdi bir başka ses daha eklendi dünyama. İlk sesi tesadüfen ben bulmuş ve sevmiştim, ikinci sesi de Türkün ve türkünün ve benim de dostum Prof. Dr. Kenan Erzurumlu tanıttı bana.

Benim bulduğum ses sanatçısı TRT'nin muhteşem sesi Aysun Gültekin'di, Kenan Erzurumlu'nun tanıttığı ses ise bir başka TRT sanatçısı, bir başka muhteşem yorumcu Münevver Özdemir. Hepsi birbirinden muhteşem türküler ve hepsinin akıl almaz güzellikte yorumları.

Sanki biri yetmezmiş gibi bir ikincisini daha tanımak ve kah için için kah açıktan ağlamak yaşımın gereği mi yoksa kaderim mi diye soruyorum kendime. Tamam, ağlamanın kadın işi olduğu saplantısını geride bırakalı çok oluyor. Tamam; erkekler de ağlar ve de ağlamalı, tamam ağlamak mağlubiyet değil seven yüreğin dışa vurması, duyguların boşalması ama gülmek de insani bir duygu olsa gerek. Benim çoktan unuttuğum gülmek!

Dinlerim ama söyleyemem. Söyleyemem fakat severim hem de çok hem de akıl almaz ölçüde. Âşık Veysel 'Türküz türkü çığırırız' derken ne güzel ve ne doğru söylemiş. Türk olmak ve türkü çığırmak ve de türkülerde 'Türk'ü dinlemek! Allahıma binlerce hamdolsun ki hem Türküm hem de o şanlı 'Türk'ü o muhteşem türkülerde dinlemekteyim.

Gözyaşı mı? Sayın ki boşalmadır, sayın ki ferahlamadır ve isterseniz deyin ki yaşlanmadır, çürümedir. Ne derseniz deyin, ben Türkü seviyorum, ben türküleri seviyorum ve ben Türkün her biri diğerinden güzel türkülerini o muhteşem seslerden dinlerken duygulanıyor ve ağlıyorum.

Söyler misiniz lütfen, ağlamak ayıp mı?