Gazetenin haberlerini tararken gözüme çarptı o ilginç başlık. 'Fındığı değil fındık piyasasını don vurdu' diyordu Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şube Başkanı Hayati Tosun. Merakla okumaya başladım haberi ve daha ikinci paragrafında isyan ettim bu kent, bu bölge ve bu ülke adına.

Karadeniz'de 'hava şartlarının fındığı vurduğu' söyleniyor ya Başkan Tosun –sanki üstüne vazifeymiş ve sanki açıklaması şartmış gibi- buna itiraz ediyor 'Şu ana kadar 600 rakımın üzerindeki kuşaklarda kısmi don var. Bu da rekoltede büyük bir anlam ifade etmiyor' diyor. Sayın Tosun'a göre 'Don vurdu açıklamaları fındık fiyatlarının yukarı çıkması için bir tetikleme imiş.'

Bir an için 'Don vurdu' açıklamalarının gerçek olmadığını ve tam tersine 'fiyatların yukarı çıkması için bir tetikleme' olduğunu kabul edelim. Öyle olsa bile bunun bu ülkeye zararı ne? Ya da bunun açıklanmasının faydası kime? Hemen söyleyelim fiyatların yükselmesinde bu ülkenin hiçbir zararı yok, tam tersine yararı var. Biz üreten ve ihraç eden bir ülkeyiz. Fiyatlar ne kadar yükselirse hem ülkemiz hem de üreticimiz o kadar kar eder. Fındık fiyatlarının 'yukarı çıkmasından' sadece yabancılar, ithalatçılar zarar eder.

Hal böyleyken Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şube Başkanı bir ziraat mühendisi nasıl böyle beyanat verebilir? Benim bunu anlamam mümkün değildir. 3 milyonu aşkın fındık üreticisi de anlamaz. Hatta fındıkla hiç ilgisi olmayan aklı başında herhangi bir Türk vatandaşı da anlamaz.

Belki Sayın Başkan bilmeyebilir, biz söyleyelim kendilerine, Avrupa'da şu günlerde ufak ufak da olsa alivre fındık alımlarına ha başlandı ha başlanacak. Türk fındığının kaderinin şekillenmeye başlanacağı bu günlerde, hiç gereği yokken 'don vurgunu iddialarının gerçeği yansıtmadığı' yolundaki bir demeç sadece ve sadece Türk fındığını ucuza kapatmak isteyen yabancı ithalatçının ve onların komisyoncusu konumundaki açıkçı tüccarın işine yarar.

Ben Sayın Tosun'un niyetinden ve bu ülkeden, bu ülkenin üreticisinden yana ve onlara dost olduğunda asla şüphe etmiyorum. Ama bu demeci okuduktan sonra 'böyle dost düşman başına' demekten de kendimi alamıyorum.

Fındık bu ülkeye ve özellikle de bu bölgeye Allah'ın bir lütfudur. 3 milyonu aşkın insanın geçimini o sağlar. Erozyona açık Karadeniz topraklarını rüzgar ve yağmurla denize sürüklenmekten o alıkoyar. Ve fındık bu ülkeye her yıl milyonlarca dolar döviz girdisi sağlar. Son on yılın ortalaması yıllık bir buçuk milyar dolardır. Önümüzdeki on yılın ortalaması da iki buçuk milyar dolara ulaşacaktır. Ne olur kendi fındığımızı kendi elimizle, kendi dilimizle vurmayalım.