n

n

n

n

n İki üç haftadır İslam coğrafyası ve bu coğrafyada olup bitenleri kendi bakış açımla yazıyorum.

n

n Geçmişte yaşanmış,halihazırda yaşanan olayların yanı sıra tarihi tekerrürler devirdaimi içinde gelecekte yaşanması muhtamel hadiselere dikkatlerinizi çekmeye çalıştım.

n

n Aldığım olumlu tepkiler ışığında iç güdülerim konuyla ilgili biraz daha devam etmem gerektiğini fısıldadı.

n

n Bugüne kadar yazılanlar, bundan sonra yazılacak olanların hepsini bir kenara koyalım.

n

n Tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan sarmalından ibaret bir yığın girift ilişkiler ve komplo teorileri.

n

n Kaldırıp atalım hepsini bir kenara...

n

n Meseleyi çok basit ve anlaşılır bir şekilde takdim etmeye çalışacağım.

n

n Bütün bu olup bitenlerin dünden bugüne tesadüfler ve tetiklemeler sonucu meydana gelmediği gerçeğini kafamızda bir yere oturtalım.

n

n Ortada bir master plan var.

n

n Daha 1800’lü yıllardan beri Afganistan, Şam(bugün ki Beyrut Lübnan ı da içine alan bir alan) ve sair bölgelerdeki farklı lehçeler üzerinde çalışan oryantalistler(Doğu halkları ve kültürüne yönelik faaliyetlerde bulunan Batılılar) onları etnik,mezhep ve dil olarak çözmüş ve bu sayede avuçlarının içine almayı başarmışlar.

n

n Bunun böyle olup olmadığını görmek için oryantalistler tarafından hazırlanmış o yıllardan günümüze kadar gelen binlerce esere bakmak yeterli olacaktır.

n

n Sadece sözünü ettiğim bu alanlarda bile binlerce okul açan İngilizler ve diğer oryantalistler, bulundukları her bölgede Müslüman halkın alabildiğine cahil alabildiğine fakir alabildiğine sefil kalmaları için gereğini yapmış.

n

n Yani daha önce de defalarca ifade ettiğim gibi cambaz oyunu, o yıllarda da revaştaymış.

n

n İşte bu sebepledir ki üstad Bediüzzaman; meselenin çözümünü ittifak, eğitim ve fakirlikten kurtulmak şeklinde yıllar öncesinden tespit edip sunmuş.

n

n Ama biz ölmeden kimseye inanamıyoruz maalesef.

n

n İslam alimleri içinde en çok sıkıntıya maruz kalan,sürgünden sürgüne yollanan,defalarca zehirlenen üstadın bildikleri ve söyledikleri kimi niye rahatsız etmişti ki!

n

n Şimdi şimdi doktora tezleri yapılıyor bu konularda.

n

n Bir taraftan Devlet-i Aliye can çekişirken onlar bir virüs gibi yayılmış her organa her hücreye sirayet etmiş.

n

n Önlerindeki son engel Sultan Abdülhamit i ve hilafet dışarının siyaseti içerinin ihaneti ile elbirliği içinde ortadan kaldırılınca ve da siyonistler muradına ermiş,İslamın bağrında bir tümör gibi yerleşmiş.

n

n İşte o tarihten sonra da ateşler,nöbetler,kasılmalar,sancılar ve kanamalar hiç bitmemiş.

n

n Böyle olması çok normal, peygamber katili bir topluluktan söz ediyoruz.

n

n Böl, parçala,yut,fitne fücur bunların tarzı bu.

n

n Dünya onlar için yaratılmış ve dünyadaki canlı cansız her şey onların hizmetine sunulmuş.

n

n Ve şimdi bakın yüce kitabımız bakara suresinde onları nasıl tarif etmiş;

n

n Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, Biz ancak ıslah edicileriz derler. Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin anlamazlar.

n

n Bu yüzden öyle çok kurgulamaya,öküzün altında buzağı aramaya falan gerek yok...

n

n Bu işin kurgusu planı yapılmış ve uygulamaya konmuş.

n

n Üstad da yıllar öncesinden çözümü ortaya koymuş.

n

n İttifak,eğitim ve fakirlikten kurtulmak...

n

n Nasıl olacak bu iş diye ısrar edenler var,o zaman da varmış ki üstad ona da bir cevap vermiş;

n

n İmân hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakiki imânı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imânın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikâtından kurtulabilir...

n

n Ne dersiniz maksat hasıl oldu herhalde...

n

n

n

n Sevgiyle kalın...

n

n

n

n

n

n

n

n

n

n

n

n

n