Sınır komşularımızla olan sorunlar dolayısı ile ekonomimizin çok kötü duruma geldiği açıktır. İhracatın çok düşük seviyelere inmesi bir tarafa, 3 milyona yakın mülteciyi sırtında taşımak durumunda olan ülkemizi bu çok daha kötü duruma sokmaktadır. Reel sektör olarak, gerek sanayi ve gerekse tarımda düşen üretim de ayrı sorunları beraberinde getirmektedir. 2023 hedeflerinde ulaşmayı ümit ettiğimiz GSMH bir tarafa, birkaç yıl önceki GSMH'nın gerisine düştüğümüz bir gerçektir. Öncelikle bunun kısa sürede onarılması ve kalkınmanın yükselişini temin etmemiz gerekmektedir. Açıklanan kalkınma yüzdesi ise, TL üzerinden yapıldığı için; bir miktar yükseliş görülmekle birlikte, $ bazında düşünüldüğü zaman bunun açıklanan rakamın çok altında olduğu görülecektir. Komşu devletlerle olan ve ilişkilerin düzeltilmesine doğru atılan adımların, her ne şekilde olursa olsun, doğru adımlar olduğunu ifade edebiliriz. Yalnız, bütün bu adımların hemen sonuç verebileceğini ümit etmek, sukutuhayale sebep olabilir. Zira zedelenen ilişkilerin onarılması zaman alacaktır. Bunun yanında, turizm ve ihracatın artması için, ülkemizden terör belasının def edilmesi gereği de, birinci derecede önemlidir.
Tarımsal ürünlerin ihracatında ve turizm de kaliteyi artırıcı tedbirler alınmalıdır.
Rusya Federasyonu ile ilişkilerimizin çok iyi olduğu dönemlerde bile, birçok tarımsal ürünün çeşitli nedenlerle geri gönderildiğine bizzat şahit oldum. Bu ürünlerin birçoklarını bizzat ben kontrol etmiştim. Gerçekten ihraç edilmemesi gereken ürünlerdi ve açıkça ifade etmek gerekir ise; bu kalitedeki ürünleri pazarda ben almazdım. Özellikle, ihraç ürünlerde, kalite ve ilaç ile gübre kalıntıları bakımından çok hassas olma gereği ortadadır. Bir zamanlar zeytin
yağına karıştırılan petrol ürünleri ve incir veya kuru üzümlerin kasalarının altındaki taş ve toprak gibi ağırlık verecek materyaller hala hatırdadır. Bunun yanında, Türkiye'den dökme olarak aldığı tarımsal ürünleri, Avrupa standartlarına göre hazırlayarak, ihraç eden Yunanistan, bizim üzerimizden köşeyi dönmüş idi. 'İhraç ettiğimiz ürünlerde, alıcıyı aldatacak kadar aptal olmamamız gereği' ortadadır. 'Türk gibi dürüst' sözü şiar olmalıdır.
Turizm de de çok önemli tedbirler alınmalıdır. Hemen, hemen ülkemizdeki turistik yörelerin hepsini olmasa da büyük bir kısmını biliyorum. Çoğunun temiz olmak bir tarafa, çok pis olduğunu görüyorum. Bu sebepten dolayı, ülkemize gelen turistler, geldikleri otellerinden dışarıya çıkmadan ülkelerine dönmektedirler. Bunun iki önemli nedeni vardır. Birincisi çevrenin çok kötü durumda olması, ikincisi ise, etraftan çok rahatsız edilmeleridir. Turisti kolundan tutarak, lokantasına sürükleyerek götürmek isteyen ayakçıya, 'Lütfen ben tokum, yeni yemek yedim' ifadeleri de para etmemektedir. Adını vermek istemiyorum, fakat çok önemli bir merkezimizin ana caddesinde, turist sayısından çok köpeğin olduğu gerçeği de ortadadır. Kimseye karışmak ve kimsenin davranışlarını kısıtlamak istemem, ama 'bizim çocuk hayvanları seviyor, bir köpek alalım da hevesi geçince sokağa salarız' anlayışını anlamam mümkün değildir. Eğer bir hayvan alınıyor ise, onun ömrünün olduğu sürece, çocuğun gibi vebali senin üstündedir. Bunun böylece bilinmesinde yarar vardır. Ülkemizdeki başıboş köpek ve kedilerin çok olmasının temelinde bu yatmaktadır.
Bu ve bunun gibi diğer tedbirleri de alarak gerek tarımsal ihracat ve turizm için hazırlıklı olunması ve bununla ilgili tedbirlerin alınması gereği ortadadır. Saygılarımla.