Nazım Hikmet Abidin Dino'ya 'Sen mutluluğun resmi yapabilir misin Abidin?' diye sormuştu. Aradığı herhalde bireysel mutluluk değildi, toplumsal mutluluktu ve Nazım aradığı mutluluğu tadamadan gurbette öldü. Bana göre onun en güzel şiirleri 'vatan hasretiyle' gurbette yazdıklarıdır.

Sezen Aksu o popüler şarkısında 'Şimdi bana kaybolan yıllarımı geri verseler' derken, bir umudu değil bir imkansızı ve bir pişmanlığı dile getiriyordu. Yoksa 'kaybolan yılların bir daha geri gelmeyeceğini' o da biliyordu.

Avni Anıl kaybolan yılların hesabını sorar Rüştü Şardağ'ın sözlerine yaptığı Hicaz bestesinde: 'Rüya gibi uçan yıllar biraz durun, durun biraz. Kaybolan günlerim için hesap sorun, sorun biraz…'

Sen, paranın pulun, sen malın mülkün hesabını soran kardeşim, sen kaybolan yılların hesabını soracak mısın? O kaybolan yıllar, senin ya da benim olsa üzülürüm hatta yanarım ama kin tutmam, gerekirse af bile ederim. Ama o kaybolan yıllar, aslında kaybolan değil, çalınan o yıllar çocuklarımızın geleceği, çocuklarımızın hayatı. Onun için affedemem, affetmem, af yetkim de yok aslında.

Kin tutmak, intikam almak değil ama hesap sormak, hesap almak, hepimizin hem hakkı hem görevi. Çocuklarımız adına, ülkenin geleceği adına.

Ve sen, İslamiyet gibi en yüce değeri kendi süfli emellerine alet edip devleti ele geçirmenin anahtarı gibi kullanmaya kalkan hoca, abi ve abla giysili istikbal hırsızı, sen çaldığın istikballerin hesabını verebilecek misin?

Sen emek hırsızı, sen istikbal hırsızı, sen sadece sınav sorularını çalmadın. Sen bu milletin binlerce, belki de yüzbinlerce evladının emeğini çaldın, alın terini çaldın, istikbalini çaldın. Hak eden 'aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür' millet evlatları yerine 'akılları ipotekli, vicdanları mühürlü' cemaat çocuklarını yerleştirdin. Sen bunun hesabını verebilecek misin?

Sadece sen değilsin bu emek ve istikbal hırsızlığının suçlusu. Senden o soruları alanların sözde Müslüman anne babaları da o suça ortak. Komşusunun evladının istikbali çalınırken sessiz ve seyirci kalanlar da o suçun en azından ahlak ve vicdan mahkûmu olmaya namzet. Yıllarca gazeteler yazdı, televizyonlar gösterdi bu kepazelikleri. Gördük, duyduk, bildik ve sustuk. 'Susarak suça ortak olmak' diye bir kavram var çağdaş dünyada. Biz susarak ortak olduk senin bu adi suçuna.

Tamam; hak etmediği makamlarda oturanların bir kısmı tasfiye olacak ama o çalınmış sorularla meslek okullarına, üniversitelere girenler ne olacak? Ve onlar hak etmedikleri halde girdikleri için hak ettikleri halde o okullara ve devlet dairelerine giremeyenler ne olacak? Onların 'kaybolan yıllarının hesabını' kim soracak ve ne zaman soracak?

Abidin Dino 'mutluluğun resmini' çizemedi. Ve hiç kimse Sezen Aksu'ya 'kaybolan yıllarını' geri veremedi. Bari birileri şu 'çalınan yılların' hesabını versin. Ümidim yok ama yine de bekleyeceğim o hesap gününü.