Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış.Bu ülkede başlatılan çözüm süreci boyunca, çözüm süreci bıkmadan usanmadan bu hali ile yanlıştır diyen şehit yakınlarından birisiyim. Yanlış derken birilerine muhalefet olsun ,analar ağlasın diye demedim.Çünkü her şey kamuoyunun gözleri önünde yaşanıyor, hatalı adımlar atılıyordu.En büyük hata, terör örgütü lideri ile İmralı'da yapılan pazarlık ,en büyük gaflet ise terör örgütü şehirlerde palazlanırken dokunması gerekenlerin ellerinin kollarının bağlı olması idi.Bu durum aynı zamanda bir akıl tutulmasıydı.

PKK terör örgütü sözde mahkemeler, sözde asayiş birimleri sözde polis teşkilatı ve sözde maliyesini kurmuş bir devlet edası ile sözde vali sözde kaymakam atmaya bile başlamıştı.Bölücü terör örgütü asker ve polislerimizi şehit eden teröristler için Güneydoğu'da şehitlik kurup ,belediye imkanları ile herkese meydan okuyordu.Bu nasıl bir süreçti , terör örgütü mensupları yol kesip kimlik kontrolü bile yapıyordu.Ne acıdır ki ,bunları anlatanlar bu yanlışları eleştirenler,yazanlar çözüm sürecini engellemekle suçlanıyordu.En kötüsü ise süreci eleştiren sürecin işleyişi ile ilgili bariz hataları seslendiren acılı şehit yakınları bile,' Şehit cenazeleri gelsin mi istiyorsunuz 'çıkışı ile susturuluyorlardı.Oysa ki ,hangi şehit yakını bir daha şehit cenazesi gelsin ister? Ben şehit yakını kimliğimle o acıyı en iyi bilenlerden birisiyim.İliklerimize kadar yaşadığımız ve yaşamaya devam ettiğimiz o tarifsiz acıyı başkalarının da yaşamasını niye isteyelim? Kendi hatalarını örtbas etmek için bizi susturanlar 7 Haziran 2015 seçimlerinden hemen sonra başlayan ve 1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra ise ülkemizin güneydoğusunda tavan yapan batıdaki büyük şehirlere sıçrayan terör olaylarını şimdi o sürecin mimarları nasıl izah ediyorlar?Her gün şehit cenazesi kaldırdığımız şu terör günlerinde yaptıkları açıklamalara dikkat ettiniz mi? Diyorlar ki 'Çözüm süreci içinde valilerimize bizim bazı tavsiyelerimiz olmuştu,yani 'sakın bazı ufak tefek konularda sıkıştırmayın üzerlerine gitmeyin' diye. Bu bir iyi niyetti fakat istismar edildi." Çözüm sürecini teröristlerin istismar etmesinden daha doğal bir şey var mı?Kim inandı ,kim kandı bilmiyoruz.Ama beli ki terör örgütüne çok güvenilmiş.Bu gerçekten büyük bir hata oldu .Terör örgütü durup dururken silah bırakır mı? Onların derdi toprak ve bayrak değil miydi?Bu yüzden onlara güvenmeyin onların derdi başka ,sakın terör örgütü ile pazarlık yapmayın derken barış istemediğimizden değil, bir daha şehit gelmemesi için diyorduk.Kimseyi inandıramadık.Terör örgütü ve mensupları süreci bir fırsat bilip şehirlere iyice yerleşirken şehirleri de cephaneliğe çeviriyorlar, diyorduk ama kimseyi harekete geçiremiyorduk.Askerler kışlasında,polisler karakollarında bekletiliyordu.Şehit cenazesi de gelmiyordu ya ,her şey yolunda gidiyor havası pompalanıyordu.Oysaki yolunda giden hiçbir şey yoktu,terör örgütü palazlandıkça palazlanıyordu.

Bugünkü geldiğimiz nokta, en acı noktadır.Her gün şehit vermek ,her gün şehit cenazesi kaldırmak şimdi canımızı daha çok yakıyor.Çözüm sürecinin bu yaşanan yeni acılarda payı olmadığını kimse söyleyemez.O cephanelikler ,o hendekler,o barikatlar çözüm sürecini istismar edenler tarafından çözüm süreci boyunca planlandı ve yapıldı.Bunu hepimiz gördük ama zamanında müdahale etmesi gerekenlere çözüm süreci zarar görmesin diye müdahale ettirilmedi.İşte bu yüzden çözüm süreci yanlış demiştik.O yanlışın bedelini şimdi hep birlikte ödüyoruz.Bazen bir günde sekiz, bazen bir günde beş şehit veriyoruz.Yüreğimizdeki tarifsiz acı kartopu gibi büyüyor.Güvenlik kuvvetlerimiz bedel öderken analar ağlıyor,çocuklar yetim kalıyor.Gerçekten zor bir süreçten geçiyoruz.Güvenlik kuvvetlerimize güvenimiz tam,canları pahasına büyük bir mücadele veriyorlar.Keşke terörle mücadele çözüm sürecinde de aynı kararlılıkla yapılsaydı.Bugün, 'çözüm süreci yanlış demiştik 'demezdik.Terör hata affetmiyor!