Son olaylarla darbe karşıtlığı toplumsal konsensüse dönüştü.
İnsanımızda tahmin edilemez Türkiyelilik sevdası, ortak bayrak, ortak vatan, ortak irade kararlılığı ile birlikte genel bir uzlaşı ve hoşgörü kültürü gelişti.
Gündüz işe gidip gece nöbete gelen yorgun insanlar, birbirlerine karşı, beklenenin aksine son derece nazik, kibar, şefkat ve sevgi ile yaklaşıyor.
Tanık olduğumuz bazı olaylar bize Mekke ve Medine'yi hatırlatmıştır.
Herkes birbirine yardım etmeye çalışıyor ve nazik davranıyor. Bu uzlaşı ve hoşgörü kültürünü başta siyaset olmak üzere toplumun tüm katmanlarına taşımanın gerekliliğine inanıyoruz. 'Devletin yeniden yapılanma' sürecinde ise uzlaşmanın ötesinde adalet ölçülerine riayet edilmesi gerekir.
Devletin yapısının % 60-70'inin PDY'nin elinde olduğu iddiaları, bu 'yeniden yapılanmanın' zorluğunu göstermektedir.
Mustafa Kemal'in Gençliğe Hitabesindeki; 'Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.' ifadeleriyle karşı karşıya mı bulunmaktayız.?
Sayın Cumhurbaşkanımız, 'yeniden İstiklal Savaşı' ifadeleriyle, buna mı işaret etmek istemişlerdir?
Şimdiye kadar Sn. Cumhurbaşkanımızın seslendirdiği tehlikeye karşı partinin taşradaki bazı belediye başkanları ile örgütlerin tutumları gözden geçirilmelidir. İhale ve ticari ilişkilerin cetvelleri ortaya çıkarılmalıdır.
Sn. Cumhurbaşkanımızın çevresinde oluşturulmuş ihanet çemberi iyi tanınmalıdır.
Darbeye karşı verilen mücadelede millet kazanmıştır
Daha ilk adımını kanla ve cinayetle atan bu ihanet şebekesinin başarıya ulaşması durumunda dökecek olduğu kanı ve yapacak olduğu zulmü düşünmek istemiyoruz.
Bu millet bu Meclis için 250'nin üzerinde şehit ve binlerce gazi vermiştir. Şehit ve gazilerin kanları üzerinde çalışmanın zorluğunu ve sorumluluğunu bilen vekillerin daha titiz çalışacaklarını düşünüyoruz.
Bu şehit kanlarının bedeline, çalışmalarımızla hepimiz talip olmak zorundayız.
Selam ve dua ile…