Aylık Altınoluk Mecmuası'nın Genel Yayın Yönetmeni Sayın Ahmet Taşgetiren Ağustos 2016 sayısında Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Sayın Mehmet Görmez Hocamızla bir mülakat gerçekleştirmiştir.

Gerçekten çok ciddi konulara değinilmiş ve Sayın Görmez Hocamız samimi bir şekilde sorulan sorulara cevap vermiştir.

Mülakatın soru ve cevapları baştan sona okunduğunda; yalnız Türkiyeli Müslümanların değil, tüm ümmetin manevi ve hatta maddi fotoğrafı ortaya konulmaktadır.

İslamın mesajının kitlelere ulaştırılması ile ilgili sorulan bir soruya Hocamız Görmez şu cevabı vermişlerdir:

Medeniyetimizde eskiden mabed ve medrese içiçeydi. Sonradan medrese- mektep ihtilafı ortaya çıkınca, insanları caminin dışında yetiştirerek camiye görevlendirmeye başladıktan sonra bazı sorunlar ortaya çıkmış oldu.

' Bugün sayıları gittikçe artan İmam Hatip liselerimiz ve ilahiyat fakültelerimiz var. Ciddi bir nitelik sorunu yaşadığımızı en başta ifade etmek isterim.

Ancak eleştiri ve değerlendirmeleri yaparken de adil olmak gerekiyor.

Bilhassa tarihimizin zor zamanlarında bunlar birer millet kurumu olarak ortaya çıktılar. İyi ki oldular. Çünkü din- devlet- toplum ilişkilerinin çok sancılı olduğu zamanlarda, hem din eğitimi sorunumuzu kısmen çözdüler, hem de tarih sahnesinde din- kimlik açısından bize süreklilik kazandırmaları bakımından her iki müessesemiz de çok önemli görevler üstlendiler.'

Söz konusu kurumların nitelik sorunları olsa da doğru ve yanlışlarıyla 'Müslüman millet ve ümmetin bir parçası olma' kalmamıza vesile oldular.

Aynı şeyi dini cemaatler için de söylemek mümkündür.

Sayın Görmez Hocamızın çeşitli sorulara verdiği cevapları değerlendirmeye devam ederken katılmadıklarımıza da ayrıca işaret edeceğiz.

Sayın Görmez, dini- ilmi kurumları koruyucu ve kurucu olarak ikiye ayırırken kurucu olmayı şöyle tanımlıyor:'Medeniyet köklerimize bağlı kalarak, geleceğe hiçbir şüphe duymadan millet olarak yürümemizi sağlamasıdır.'

İşte eğitimimizin en büyük sıkıntısı tam da burası değil midir?

Eğitimimizin nihai amacı, çocuklarımızı, ' çağdaş uygarlığın yapıcı ortağı olarak' yetiştirmektir.

Oysa çocuklarımıza kendi medeniyetimizi öğretmiyoruz. Çocuklarımız, bilmedikleri bir medeniyeti nasıl inşa edeceklerdir. Eğitim- öğretim çağının tüm basamaklarında medeniyetini öğrenemeyen, hatta kötüleyen bir nesil, İmam Hatip lisesi ya da ilahiyat fakültesi mezunu olsa neyi nasıl koruyacak ve nasıl kuracaktır?Sayın Görmez Hocamız bu konuda da inşallah görüşlerini açıklar ve katkı sağlar. İlerleyen mülakatında Sayın Hocamızın güzel tespitlerini birlikte inşallah okumaya devam edeceğiz. Selam ve sevgi ile.