Elif Su henüz iki yaşındayken annesi bir gün 'sana kardeş geliyor' der. Başta durumu anlamayan Elif Su mutlu olur. Ona kardeş yapıyorlar, onun için bir bebek dünyaya getiriyorlar, onunla oynayacak, vakit geçirecek artık tek başına kalmayacak. Bu arada Elif Su hem anne tarafından hem baba tarafından ailenin ilk torunu. Haliyle Elif Su prenses, kraliçe, evin neşesi, her şeyi, kapıdan içeri giren herkes elinde paketlerle prenses Elif Su'ya hediyelerle, sevgi dolu sözcüklerle geliyorlar, mükemmel bir hayatı var.

Zaman ilerlemiştir, gün gelmiştir, iki yaşında olan Elif Su neredeyse üç yaşında olmuştur artık. Bu arada tuvalet eğitimi de tamamlanmıştır. Kardeşinin gelmesini dört gözle beklemektedir. Adını bile koymuşlardı, Toprak Can…

Toprak Can annesinin kucağında eve geldiğinde biricik Elif Su hemen öne atılır ve kardeşini sevmek ister, onunla oynamak ister, uzun zamandır bugünü bekliyordur ama bir tuhaflık vardır. Anne, Toprak Can ile birlikte yatak odasına girip uzun süre çıkmamaktadır. Sürekli misafirler gelip gitmektedir, kapı her çaldığında içeri giren herkes ellerinde hediye paketleriyle; 'Toprak Can neredeymiş, Toprak Can mı gelmiş, Toprak Can'ı görmeye geldik' neşeyle seslenmektedirler.

Elif Su yok hisseder, kimse artık onu görmez, soru işaretleri iyice derinleşir, anlamlandıramaz durumu, terkedilmiştir, şöhretin zirvesinden birden en dibe çekilmiştir, hayatının en zor günlerini yaşamaya başlamıştır, çözümler arar, gözlemler yapar, kendi oyuncağı olacağını düşündüğü şey onu tahtından etmiştir. Toprak Can'ın gitmesi gerektiğini düşünmeye başlamıştır içten içe. İlk fırsatta diğer bebekler gibi olup olmadığını anlamaya çalışarak gözü, kafası, kolu çıkıyor mu diye deneyecek, durumu fark eden yetişkinler Elif Su'ya karşı sertleşecekler, 'sen büyüdün, ablasın sen, kardeşini koru, ne biçim çocuk oldun sen' diye çıkışacaklar…

Elif Su'nun çözüm arayışları devam edecek, tuvaletini salonun ortasına yapacak, emziğini geri alacak, oyuncaklarını kırmaya başlayacak, Toprak Can uyurken her fırsatta gidip onu uyandıracak, bazen yüzüne bir tokat patlatacak, derken anne-baba sinir krizleri geçirecek, pişmanlıklar içinde Elif Su'ya kötü davranacaklar hatta şiddete başvuracaklar, arkasından doğruca bir psikolog, pedagog aranacak, sorun Elif Su'nun değilken Elif Su üstüne sorunlu çocuk olacak, henüz üç yaşında psikolojisi bozuk muamelesi görerek ne olduğu belirsiz deneme yanılma yöntemlere maruz kalacak, belki de ilaç verilecek…

Elif Su son derece sağlıklı aslında ve her sağlıklı insanın yapacağı gibi kendine ait olanları geri almaya çalışıyor sadece. Psikolojik olarak Elif Su'nun büyüdüğü zannı anne-babayı yanıltmıştır. Diğer yandan Toprak Can kendisinin önemsendiğini, kendisinin sevilip sevilmediğini, kendisine hediyeler alınıp alınmadığı umursamıyor bile.

Gerçek şu ki Elif Su şöyle düşünmüştü; 'yaşasın benim için oynamam için bir bebek yapıyorlar, en güzel oyuncağım olacak, hep onunla oynayacağım, yemeğini yedirip, onu uyutacağım, belki banyosunu bile yaptırırım, gezmeye de götürürüm, çok mutluyum çok…'

Kimin psikolojisi bozukmuş tekrar düşünmek gerek. Elif Su değil de, siz olsanız ne yapardınız?