Önceki gün, eski bir dostum telefonla aradığında;

KOSGEB'te 50 bin lira
tutarındaki
faizsiz kredi
başvurusunda
bulunanların
birçoğunun park halindeki lüks otomobillerini
gördüğünü ve
bu duruma çok üzüldüğünü
söyledi...
Ardından da bu kredilerin
zor durumdaki küçük
sanayi esnafının
hakkı olduğunu
belirterek,
"Madem paraya ihtiyacın var,
200-300 bin liralık otomobilini sat,
sermaye yap" dedi...
Dostumun itirazını
başkalarından da duymuştum...
Neden gerçek ihtiyaç sahiplerinin
önü kesiliyor, diye...
Bir zamanlar,
kırsal kesimde
tarım arazileri için
doğrudan gelir desteği
veriliyordu...
Samsun'da
o dönemde
jandarma tarafından
yapılan
operasyonlarda
yüzlerce insan,
haksız kazanç elde ettikleri için
ya gözaltına alınmış ya da
tutuklanmıştı...
Hazine arazilerini, meraları,
devletin ormanını ve hatta
köy yolunu kendi arazisi gibi gösterip,
destek parası almışlardı...
Belki de bunların arasında
hayatında köyüne
uğramamış
insanlar bile vardı...
Tüyü bitmemiş yetim hakkı
olan bu paraları
"helal" kabul etmek mümkün mü?..
Hatırlar mısınız;
Samsun, Türkiye'de en çok yeşil karta
sahip illerin ilk sıralarındaydı...
Devlet; üç-beş katlı evi olan
ve lüks otomobiller
kullananların
yeşil kartlı olduğunu
ortaya çıkarmış,
medya bu
açgözlülüğü de
haber yapmıştı...
Buna da "utanmazlık" diyelim...
Eğitim yardımında da
durum farklı değil...
Başvuruda bulunanların
çoğu, varlıklı insanlar...
"Devlet bu hakkı
verdi" deyip,
fakir fukaranın
önünü kesmek de aynı şey...
Ve ne hikmetse
eğitim yardımlarının büyük
bir bölümü de
böylelerine çıktı...
Bu memleketin dilencileri de
bir alemdir...
Zabıtaların yaptığı operasyonlarda,
dilencilerin üzerinde
çıkan banka cüzdanlarındaki
mevduat hesapları,
insanı şaşırtıyordu...
Samsun'da öyle insanlar var ki
hani deyim yerindeyse,
"Boş mezar bulsa girecek"
tipler...
Allah'tan, bu memleketin tokgözlü
insanları, açgözlülerin
sayısından çok fazladır...
Bu memlekette, muhtaç olduğu halde
el avuç açmayan
nice insanlar var...
Bu memlekette, devlet kaynaklarına
sulanmayan
tokgözlü işadamları da var...
Aslına bakarsak,
bu "açgözlülük"
olgusunda,
sistemin kabahati çoktur...
Çünkü; çalınacak şeyleri
ortalık yerde bırakıp,
fırsat
verirsek,
çalacak birileri de çıkar elbette...