Kalpleri mühürlü, ' haset' ve 'fesat' kişiler, o kıskançlık ve bozgunculuk duygularıyla başkalarının değil, aslında kendi hayatlarını karartıyor...

Böyle bir ruh haliyle nasıl yaşanır?..

Dünyanın mülk ve mülkü, şan ve şöhreti sende olsa ne yazar?..

Kim malını ve mülkünü, şanını ve şöhretini öbür dünyaya götürebilmiş?..

"Üç günlük" dedikleri dünya için fesatlık ve hasetlikle hayatın güzelliklerini ıskalamaya değer mi?..

* *

Yaşlı kadın oldukça dini bütün bir insandı. Her sabah kapısının önüne çıkar ve bağıra bağıra dua ederdi:

‐ Allah'ım bize verdiklerin için sana şükürler olsun.

Yaşlı kadının her sabah şükür etmesin ardından komşusu ona böyle seslenirdi:

‐ Allah yok kadın, Allah yooook!..

Yaşlı kadın, komşusunun bu tavrına sinirlense de sessizliğini korur, her sabah duasını tekrarlar, komşusu da yine "Allah yok kadın, Allah yok" diye ona seslenirdi…

Komşusu, bu yaşlı kadına haklı olduğunu anlatmak için şeytanca bir plan yaptı. Bir akşam, markete gidip bir sürü meyve ve sebze ile gıda maddeleri alıp torbalara doldurdu. Sabah olduğunda yaşlı kadın kapıyı açıp, duaya çıkacağı zaman torbaları gördü.

Yaşlı kadın, hem şaşırdı hem de sevindi. ʺSana şükürler olsun Allah'ım, bu gönderdiğin yiyecekler için sana şükürler olsunʺ dedi.

Ağaçların arkasından yaşlı kadını izleyen komşusu yine seslendi:

Allah yok kadın, Allah yok!.. O yiyecekleri ben aldım!..

Yaşlı kadın, hiç istifini bozmadı. Ellerini semaya açarak, komşusunun duyabileceği biçimde şöyle dua etti:

"Yüce Allah'ım sana ne kadar şükretsem azdır!.. Hem bu yiyecekleri göndermişsin hem de parasını şeytana ödetmişsin!..ʺ

* * *

Bugününüz dünden daha iyi olsun. Sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle...