Araştırmacı yazar İsmail Tokalak, Haberaks TV'de yayınlanan Sinan Sallabaş ile Samsun'un Nabzı programına katılarak önemli değerlendirmelerde bulundu.

Tarihten, bilime, siyasetten gıdaya birçok konuda eserleri bulunan Tokalak, "Türklerin pratik zekalı olmasının sebebi et yiyip, protein alması. Türkler coğrafya bilir, güçlü ve kuvvetlidir. Bunların sebebi göçebe hayata sahip olması. Türkler, Orta Asya'dan gelip Bizans gibi büyük bir medeniyetle karşılaştı. Türkler bu medeniyeti yıkmadı, aklını kullanarak sentezledi. Kitabım Bizans-Osmanlı Sentezi'nde de bunu anlattım" dedi.

DİNLER TARİHİ ETKİLEMİŞTİR

10 yaşından beri okuduğu şeyleri unutmamak için not tuttuğunu ve bu şekilde yazmaya başladığını belirten Tokalak, "Tarihi tek başına çözemezsiniz. Antropoloji, sosyoloji ve psikoloji bilmeniz gerekli. Bunlar da yetmiyor, dinler tarihini de bilmeniz gerekiyor. İnsanlık tarihini dinler etkilemiştir. Abbasi dönemindeki tarihçiler bu konuda oldukça iyi. Felsefe, mantık, gıda bilimi bilen insanlar. Bu kadar okuyan insan haksızlıktan yana duramaz, bu kadar okuyunca Ahi Evran oluyorsun. Horasan gibi bir yöreden nice insanlar beslenmiş" diye konuştu.

OSMANLI'DA HALK EĞİTİLMEDİ

Osmanlı'da halkın eğitimine önem verilmediğini savunan Tokalak, "Osmanlı'da halka 'reaya' denilirdi. Reaya 'sürü' demek. Kaliteli eğitim Enderun'da veriliyordu. O da saraya hizmet veriyordu. Halkın eğitilmesi Tanzimat'tan sonra başladı. Yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra ilkokullar açılıyor ama yine nitelikli eğitim veriliyor. Zorunlu eğitim cumhuriyetten hemen önce başlıyor ama biz 800 yıl geriden geliyoruz" ifadelerini kullandı.

BÖYLE MİRAS OLUR MU?

Cumhuriyet'in en başarısız olduğu konunun imkansızlıklar nedeniyle eğitim olduğunu ifade eden Tokalak, "Osmanlı'nın cumhuriyete bıraktığı en büyük miras yüzde 87'lik okuma yazma bilmeyen halk. 'Böyle miras mı olur' deniyor ama gerçek bu. Yapılan yanlışı ortaya koymak gerek. Kaygusuz Abdal diyor ki, 'Halkı sömürüp yatmışlar.' Savaşmışlar ama iş bir noktadan sonra niteliğe dönünce eğitim eksikliği ortaya çıkmış. Diğer ülkeler gelişirken, Osmanlı bunu yapamamış. Viyana kapısında kalınca Anadolu halkına yüklenip daha fazla vergi alınmış" diye konuştu.

OSMANLININ TEMEL TAŞI AHİLER

Dünya genelinde ahilik gibi bir teşkilat olmadığını ifade eden Tokalak, "Öyle bir zamanda bunun yapılması büyük bir olay. Osmanlı'nın kurulmasında temel taşı ahilerdir. Mevleviler bir tane taş koymamış, hep güçlünün yanında olmuş. Yunus Emre üç kelimeyle izah etmiş: Bir olalım, iri olalım, diri olalım. Şimdi bu sözü politikacılar kullanıyor ama hoşgörü içinde demiyorlar. Bütün bunların hoşgörü içinde olması gerekli. Anadolu felsefesi budur" sözlerine yer verdi.

ATATÜRK LAİKLİĞİ AYAĞA KALDIRDI

Laikliğin cumhuriyetten hemen önceki dönemde okullara girdiğini söyleyen Tokalak, "Laiklik düşüncesi Osmanlı'da ters duruyordu, Atatürk bu fikri ayağa kaldırdı. Tanzimat'ta laiklik resmileştirilmişti. Nitekim Atatürk de Osmanlı'nın bu son dönemindeki laik eğitimden faydalanmıştır" dedi.

EKOLOJİK OKURYAZARLIK

Çocuklara ilkokuldan itibaren doğa ve tarım bilgisi verilmesi gerektiğini vurgulayan Tokalak, "İlkokullarda böyle eğitim olmaz. Bu okullar 10 dönüm arazi üstüne kurulmalı ve çocuklara tarım, doğa bilgisi verilmeli. Türkiye'yi ileriye götürecek üç şey var, dijital okuryazarlık, finansal okuryazarlık ve en önemlisi ekolojik okuryazarlık. Ekolojik okuryazarlık ilkokulda verilmeli. Doğa bize mesaj veriyor, biz anlamıyoruz. Çocuğa ağacı, toprağı öğretmeliyiz" şeklinde konuştu.

TARİKATLER DİNE AYKIRI

'Dua et, ibadet et, gerisine karışma' gibi düşüncelerin yaygınlaştığını ifade eden Tokalak, "Gerçek inançta böyle bir şey yok. Tarikatler, mezhepler dine aykırı. Kur'an'da böyle bir şey yok. Hadislerin bir çoğu Abbasi İmparatorluğu siyasetine göre şekillendirilmiş. Uydurma hadislerde dahi mezhep, tarikat yok" dedi.

İNSANLAR AÇLIKLA KONTROL EDİLECEK

Gıdanın artık bir silah olarak kullanıldığına dikkat çeken Tokalak, "Bir milletin petrolünü alırsanız belli oranda kontrol edersiniz. Gıdayı kontrol ederseniz her şeyi kontrol edersiniz. Bu konuda yeni bir terminoloji ortaya çıktı. Biyoemperyalizm, tohumdan başlayıp tüketiciye uzanan zincirin sahibi olmaktır. Orduya, işgale gerek yok. İnsanı açlık ile kontrol edebilirler. Artık tohumlar kısırlaştırıldı, bir tohumdan birkaç sene ürün alamıyorsunuz. Doğru bir tarım politikası ile Türk tarımını küreselleşmenin kıskacından kurtarabiliriz. İnsanların doğaya karşı bu vurdumduymazlığı ve aşırı tüketimi devam ederse doğa bizi besleyemez hale gelecek. 2050'de dünyada 10 milyar nüfus olacağı öngörülüyor. Dünyada ekilebilir alan kalmadı, böyle olunca da suni gıda yapılacak" ifadelerini kullandı.

Berk ASKAR