Bir zamanların gözde meslekleri arasında gösterilen saat tamirciliği de tıpkı, demircilik, semercilik ve ayakkabı tamirciliği gibi son teknolojiye yenik düştü. Teknolojik gelişmeler, usta-çırak ilişkisine dayanan birçok köklü meslek gibi saat tamirciliğini de bitirme noktasına getirdi. Eskiden bu alanda çalışmak isteyen kişiler saat ustalarının yanında işe girebilmek için yoğun uğraş verirken, şimdi mesleği devam ettirmeye çalışan esnafın kapısını çalan yok.

Vezirköprü'de Tarihi Bedesten'de 'saat profesörü' olarak bilinen 69 yaşında ki Şükrü İğci, bu mesleğin son üstatlarından birisi. Mesleğinin son durumunu anlatan Şükrü İğci, saat tamirciliği için çırak bulamamaktan yakınıyor.

Tamirciliğin bir baba mesleği olduğunu anlatan İğci, saatleri tamir etmekten büyük keyif aldığını belirtiyor. İğci, 'Bu işe 6 yaşında iken 1953 yılında babamın yanında başladım. O günden beri de devam ettiriyorum. 63 yıldır işimi severek yapıyorum. Eskisi gibi usta çırak ve kalfa yetişmiyor. Yaz tatillerinde Bedesten bir okuldu. Şimdi çalıştırmaya adam bulamıyoruz. Eskiden insanlar çocuklarını getirirlerdi. Para istemezlerdi. Yeter ki sanat öğrensinler diye. Şimdi gençlerin böyle bir meslekten haberleri bile yok. Gençler bir meslek öğrenmek yerine okuyup bir yerlerde hazır iş bulma peşinde. Eskiden 4 çarklı, 5 çarklı saatler vardı. Şimdi teknoloji ilerledi, pil bitmediği sürece saatler bozulmuyor. İnsan akşam yatıp sabah kalktığında saatlerin yeni modelleriyle karşılaşıyor. Çok değişik modeller çıkıyor. Yeni modellerin çıkması bizi olumsuz etkiliyor. Piyasada eski saatler de kalmadığı için cam takıyoruz, pil takıyoruz, kayış değiştiriyoruz. Başka da bir iş yapmıyoruz. Sanatkarlık öldü, bitti..' dedi.