Kafamda bin bir soru, biri diğerinden hain. Yüreğimde bildiğim cevapları dillendiremememin azabı, dillendirmeye soyunmanın korkusu ve utancı. Ve 17 yaşımda bir büyük heyecanla kendimi verdiğim bir idealin tam yarım asır sonra nasıl basit hırslara meze yapıldığını görmenin hüsranı.

Sorular Türk milleti, Türk milliyetçiliği ve Milliyetçi Hareket Partisi üçgeninde. Türk milleti Türk milliyetçiliğini temsil iddiasındaki bir partiye yüzde onlar civarında oy veriyorsa, kabahat kimde? Millette mi, fikirde mi yoksa milliyetçilik gibi bir üstün değeri Türk milleti gibi köklü bir millete anlatamayan kadrolarda mı? Yetersiz olan ve değişmesi gereken hangisi? Millet mi, fikir mi yoksa doğru fikri doğru millete anlatamayan yetersiz kadrolar ve yanlış söylemler mi?

Bir zamanlar bir 9 IŞIK vardı ülkücülerin ana düsturu olan. O 9 ışıktan biri de 'Ahlakçılık' idi. Bir zamanlar herkes ezbere sayardı. Merak ediyorum, şimdilerde bilen var mı, hatırlayan kaldı mı? Genel merkezde bir makama gelmiş, bir koltuğa oturmuş ya da oturtulmuş kim varsa daha düne kadar beraber oldukları arkadaşlarına demediklerini bırakmıyorlar. Truva atı, içimize bırakılmış kozalar, proje elemanları ve daha adaba ve edebe aykırı bir sürü hakaret. Ama bütün bunların üstüne tüyü Celal Adan'ın 'nesebi gayrı sahihler' sözü dikti. Taşıdığı sıfat olmasa 'Kem söz sahibine ait' deyip geçmek mümkün ama o MHP'nin genel başkan yardımcısı! Yazık! Bu seviyeye mi düşmeliydi ülkücülerin tartışması.

İhanet kelimesini vara yoğa kullanmayı sevmem. Zor iştir ihanet, herkesin göze alabileceği kadar kolay değildir. Ama gaflet, korku, hırs, mala ve makama tamah, birine biat, kısacası her türlü çapsızlık ve yetersizlik var ya her birinin sonucu ihanete denktir. Ben gaflet kelimesini tercih ederim yanlışı yargılarken yetersizliği, çapsızlığı, hırsı, tamahı ve aklı kiraya vermeyi. Hatta kiradan da öte aklı bir başkasına bedavadan teslim etmeyi.

MHP, kader anındadır ve bu anın sorumluluğu sadece parti genel başkanının ve kaderini ona bağlamış ve aynı zamanda kuşatarak onun ülkücü tabanla ve milletle bağını kesmiş yakın çevresine değil, ben MHP'liyim, ben ülkücüyüm diyen herkesedir.

MHP'nin önünde iki yol vardır ya yeni bir kadroyla ve yeni bir söylemle milletle buluşacak ya da birilerinin koltuk hırsının kurbanı olarak tarihe karışacaktır. Tarih yazmak için yola çıkanlar, bir ömür verdikleri bir hareketin tarih sahnesinden silinmesine seyirci kalamazlar. Kalırlarsa tarih de onları affetmez.