Eskiden uçakla yolculuk yapmak,
hem kültür hem para hem de
cesaret işiydi...
Yani, uçağa
elini kolunu sallayarak
binmek,
öyle kolay değildi...
Haftada bir veya iki kez
Samsun Havaalanı ndan
kalkan uçaklarda
yolculuk edenler,
selavatla uğurlanır;
yine selavatla karşılanırdı...
Çünkü, Samsun un
yüksek tepesinde sert esen rüzgarlar,
çoğu zaman pervaneli uçakların
pas geçmesine neden olur,
birkaç denemeden sonra da
uçaklar geri dönmek zorunda kalırdı...
Acil işi olanların ise
uçağın inmesi için
dua etmekten başka
çaresi yoktu...
Havaalanı binasının
iki oda büyüklüğünde bir bekleme
bir de protokol salonu vardı...
Bekleme salonuna yolcu yakınının girmesi için
torpil gerekliydi...
Dün, Anadolu Jet in
Samsun-Bursa arasında
haftada iki gün karşılıklı uçak seferi
başlattığını öğrendiğimde;
nereden nereye diyerek,
anılarımı tazeledim...
Kulakları çınlasın; dönemin
THY Satış Müdürü
Naim Uzunlar,
haftada üç gün olan Samsun-İstanbul seferini
5 e çıkardığında; 7 den 70 e
sevinmiştik...
Şimdi, Samsun-Çarşamba Havaalanı ndan
uçaklar, peş peşe kalkıyor. Köylüsü kentlisi,
paralısı parasızı,
kültürlüsü kültürsüzü
uçağa binip yolculuk yapıyor...
Yıllarca zarar eden
Türk Hava Yolları nı, dünyanın
en saygın kurumlarından biri haline getiren
bu işletmecilik anlayışı;
hem Anadolu insanını
çağdaşlığın nimetlerinden
yararlandırmış hem de
kurumun büyümesini
sağlamıştır...
Türkiye de, İstanbul dan sonra
en çok Samsunlunun
yaşadığı şehrin Bursa olduğunu
bu anlayış tespit ettiği için
Samsun-Bursa uçak seferi
konulmuştur...
Dünü hatırlayalım bir de...
İstanbul ya da Ankara ya uçakla
yolculuk etmek için
birkaç gün beklenilen yılları
hatırlarsak,
Samsun-Bursa karşılıklı uçak seferinin
ne anlam taşıdığı
daha iyi anlaşılacaktır, sanırım!..
Uzakları yakın edip,
hasretleri bitirenlere
selam olsun!..