Bazen başlığa uygun bazense başlığa aykırı cümleler çıkabiliyor. Bu başlığı inanca bağlı atıyorum. Ama bu benim oyun inancım değil.
Samsunspor bu sezon sahalarda hep heves ettiğimiz, izlemek istediğimiz, gördükçe günlerimizin yada haftalarımızın güzel geçmesini istediğimiz bir takım oldu. Bu galibiyetler gerçekten de inanca bağlı. Takım olma yeterliliğini yerine getirebiliyoruz. Oyun kavramına kondisyonda ekleyebiliyoruz. Bu güç bizi şimdilik 3'te 3 yapmaya getirdi. Yüksek bir ihtimalle deprem gibi bir oyunla karşılaşmazsak, bir sonraki hafta da Gaziantep maçından galibiyetle çıkarız.
Peki bunlar yeterli mi?
Beni ne yazık ki tam anlamıyla 'işte oldu' demeye götürmüyor takım. Çünkü galip geldiğimiz son iki haftadır skoru koruyamıyoruz. Risk içeren skorlarla da şans eseri karşılaşmıyoruz. Ancak bu oyun ile Sancaktepe kalitesindeki takımlara karşı ne yapacağız? Skoru koruyabilecek miyiz? Korkuyoruz çünkü geçtiğimiz sezon yaşadığımız travmayı unutamıyoruz.
İlyas attığı çalımlarla gözümüzde tam yıldız olacakken sonuçlandıramadığı için sönüyor. Bu yüzden hep tercih İrfan Başaran olmalı diye düşünüyorum. Samet mücadelesiyle kendini toparlıyor ama ne oluyorsa hemen oyundan soğuyor. Furkan bu ligden çıktığımızda kendi kariyerini korumak istiyorsa eğer bu kadar kolay gollere açık olmamalı.
Bu yüzden inanca bağlı diyorum. Şayet Taner hoca önümüzdeki haftalarda önlem almazsa bu takım güçlü rakipler karşısında bize puan kaybettirir.
Takım oluyoruz, güçleniyoruz, mücadele ediyoruz.
Önce doğduk, sona emeklemeye başladık, şimdi yürüyoruz. Gaziantep maçından sonraysa koşmaya başlayacağız. Bu ligden kaçmamız lazım. Sabırla işlememiz lazım. Ayağımıza çelme takanlar olacaktır. Yazıyorsam eğer çelme yemeyelim diye yazıyorum.
O yüzden BENCE her şey İNANCA BAĞLI...