İstiklal Marşımızın kabul edilişinin 95. yılını idrak etmiş bulunmaktayız.

Her yıl yasal bir zorunluluk sonucu olarak resmi çeşitli kurumlar tarafından kutlama törenleri yapılır.

Bu kutlamalara , 'Mehmet Akif' de ilave edilmiştir.

Bu görevler yasaya uygun bir şekilde il ya da ilçe kutlama komitelerince belirlenir.

Eğitim camiasında ise il ya da ilçede bu iş herhangi bir okula verilir.

Okulun müdürü de görevlendirdiği öğretmenler aracılığıyla ili ya da ilçeyi temsilen bir kutlama programı organize eder.

Program her zaman hamasi nutuk ve şiirlerle icra edilir.

Programı illerde genellikle halk ya da çocuklar değil, resmi yazı ile belirlenmiş protokol izler.

İşte sana bir kutlama programı.

'KENDİN ÇAL, KENDİN OYNA.'

İstiklal Marşımız, bu milletin en zor tarihi günlerinde kaleme alınmış, Cumhuriyeti kuran kadrolarca ayakta alkışlanarak kabul edilmiş aziz milletimizin mutabakat metni ve genç devletimizin kuruluş ve kurtuluş destanıdır.

İstiklal Marşımızda aziz milletimizin hem geçmişi ve hem de geleceği vardır.

Tabir yerinde ise, geçmişi geleceğe bağlayan ' ATİ' dir.

İstiklal Marşımız, milletimizin ve medeniyetimizin dünya milletleri ve medeniyetleri içindeki yerini belirleyip konumlandıran bir vizyon ve misyon belgesidir.

İstiklal Marşı kutlamaları, övgü ve yergi ya da lanetleme seanslarının nöbet yeri olmamalıdır.

İstiklal Marşımızda var olan tarihi bilinç ile milletimizi ebedileştirecek misyon ve vizyon değerleri nelerdir?

Ayrıca Akif''i de andığımıza göre onun eğitim-öğretim ile milletimizi millet yapan ve onu ebediyete taşıyacak değerlerle ilgili görüşlerini de vermemiz gerekir.

Örneğin; öğretmenlerin, öğrencilerin ve yetişen gençliğin özellikleriyle ilgili görüşlerini veriyor muyuz? Ya sosyal olaylarla ilgili görüşleri ne oldu?

İşimize gelmiyor, değil mi?

Evet, İstiklal Marşı ve Akif'i anma programları değişmelidir. Ama nasıl?

Onu da biraz Milli Eğitim düşünsün, olmaz mı? Selam ve sevgi ile…