Ülkemiz, Güney Doğu Bölgemizi tehdit eden birçok unsurlar dolayısı ile bir açmaz içinde bulunmaktadır. Çok sayıda yazdığım makalelerimde belirttiğim gibi, Orta Doğu bir bataklıktır ve bu bataklığa girenin kendisini kurtarması mümkün değildir. Irak a olan müdahalesinden sonra, burada umduğunu bulamayan ABD kendini kurtarmağa çalışarak, bu ülkeyi terk etmiş olmasına rağmen; bütün yaptığı hataların sonucu daha da kötüleşen durum dolayısı ile yeni tedbirler alma durumunda kalmış ve bir koalisyon gücü oluşturmuştur. Daha önce de boyunun ölçücünü aldığı için, doğrudan ve karadan bir müdahaleye girmek istememektedir. Bunun için de taşeron aramış ve bunu da bulmuştur. Sonuç ne olur ve bu savaş nereye gider bilmiyorum ama, kısa zamanda biteceği ve kolay olmayacağı açıktır. Beşar Esad ile arası bozulan Türkiye nin Suriye ye müdahalesi gündeme gelmişti ve kimileri Cuma namazını Şam da kılmağa niyetlenmişti, ama bu ABD nin baskısı ile gerçekleşmemiş bulunuyor. Elbette, bu Türkiye için içinden çıkılması zor bir savaş olacaktı ve Ülkemiz bu mücadelede yalnız kalacağı açıktı. Şu anda da Türkiye ABD nin Orta doğu için düşündüğünden farkı bir taktik uygulamağa çalışmaktadır. ABD, tampon bölge istememesine rağmen, Türkiye nin bunu istemesi sonuçta, koalisyondaki çatlak olarak ortaya çıkmakta ve nasıl bir uygulama olacağı bilinmemektedir.
Orta Doğu ile ilgili olarak, gazetelerdeki bazı makaleleri okuyorum ve televizyonlardaki oturumları izliyorum. Bunlarda gördüğüm en önemli eksiklik ise; kimileri her şeyi toz pembe gösterirken, kimileri ise kara bir tablo çizmektedirler. Şu anda 1,5-2 milyon Arap ve Kürt IŞİD teröründen kaçarak Türkiye ye sığınmış bulunmaktadır. Bunun Ülkemize verdiği maddi yük ve ilişkilerdeki düzeni bozduğu gerçeği ortadadır. Gelenlerin kimlikleri, pasaportları yoktur, kaç kişinin sığındığı ve bunların kimler olduğu da belli değildir. Kamplarda tutulanlarının hemen, hemen üç veya dört misli sığınmacı Ülkemizin değişik illerine yayılmış durumdadırlar. Bir günde 150 veya 200 bin kişi nasıl giriş yapabilir ve bunların ihtiyaçları nasıl karşılanır, bunu anlamak mümkün değildir. Saddam dan kaçan 1,5 milyon kişi de uzun süre Ülkemizde kalmıştı ve bunun ortaya koyduğu karışıklıkları, o zaman yaşamıştık. Girişlerin belirli bir düzen içinde ve kayıt altında olması gerekir. IŞİD terörü halledilse bile bunlar ülkelerine dönemeyecekledir. Zaten, IŞİD in de istediği budur. Ele geçirdiği yerlere de kendi yandaşlarını yerleştirmek istemektedir. IŞİD e müdahale Türkiye yi zor durumda bırakmaktadır. IŞİD e müdahale ederken, PYD, PKK ve Beşar Esad a zımnen yardım edileceği gerçektir. IŞİD ın ortadan kaldırılması uzun bir zaman alacak olmasına karşın; bu halledilse bile, PKK, PYD ve Beşar Esad Türkiye nin başına bela olacaktır. Ülkemizi müdahale bile kurtaramayacağı gibi; uzun süredir üzerinde durduğumuz, şehitlerin olmaması durumundan memnuniyetin bozulmasından da Allah bizi korusun.
Şimdi, şapkamızı önümüze koyarak bir hususu düşünmemiz gerekir. Bu husus hep atlanmaktadır. Bu işlerde kim kârlı çıkmaktadır? Suriye, Irak, IŞİD ve Türkiye yi ele alacak olursak; bunlardan kim kârlı çıkacaktır? Bana göre, Orta Doğu daki terör örgütleri ve ülkelerin hiç birisi kârlı çıkmayacaktır. Burada en kârlı çıkacak olanlar batılılar ve ABD leridir. Bu ülkelere veya terör örgütlerine hem silâh satacak, ekonomilerini ve ülke olarak statülerini ortadan kaldırarak, birini diğerine kırdıracaksınız ve petrolü de iç edeceksiniz. Burada şöyle bir soru akla gelebilir? IŞİD i kim desteliyor ve bu kadar silahı nereden buluyor. Elbette, batı bütün bu işleri organize ediyor. IŞİD i kurarak, onları destekliyor, bir kaos yaratıyor, Müslümanların mezhep ve etnik duygularını kullanarak birbirlerini öldürmelerini sağlıyor; petrolü alarak, onlara silah satıyor. IŞİD in bir devlet olarak ortaya çıkma olasılığı var mı? Elbette, yok. Burada en önemli olan husus ise, Orta Doğu daki ülkeler, cahil oldukları ve tarih bilgisinden yoksun oldukları için, batılıların dolduruşuna gelmektedirler. Bunun sonucunda da birbirlerini yok etme yarışındadırlar. Ülkemiz bu savaşta yer aldığı takdirde, 2023 hedeflerine elveda demesi ve yeni, yeni vergiler ve yaşam koşularının zorlaşması ile karşı karşıya kalacaktır. Saygılarımla.