Kelimesi kelimesine böyle olmayabilir ama 'Maceraperestler de bir gün galip gelebilirler fakat o galibiyet o hareketin macera olmak vasfını ortadan kaldırmaz' sözü İsmet Paşa'ya aittir ve muhteşemdir. Kurmay okulunu bitirdikten sonra Makedonya'da ayrılıkçı eşkıya takibiyle başlayan ve Balkanlar'dan Filistin'e, Sakarya'dan Büyük Taarruz'a kadar cephelerde geçen bir askerlik hayatının, Lozan'dan Milli Şefliğe, Milli Şeflikten anamuhalefet liderliğine giden inişli çıkışlı siyaset yolunda edinilmiş bir tecrübenin ürünüdür o söz.

'İmamına iman derecesinde bağlı' ya da son yılların moda deyimiyle 'üst akla merbut ve mahkûm' olmayan hiçbir aklın alamayacağı 15 Temmuz darbe girişiminden bahsediyorum. Galip gelemediler ama eğer o an için galip gelseydiler o -geçici olmaya mahkûm- galibiyetleri hareketlerinin macera olma vasfını değiştirir miydi?

Hareket galip gelmemiştir ama ne yazık ki galibiyetine yakın zarar vermiştir. O hareketi önde gözüken kukla ve onun bağlıları ve suç ortakları hesabına planlayan o üst akıl kaybederken de kazanmıştır. Bu kanlı ve kahpe kalkışma kaybederken bile Türk milleti ile onun en kutsal kurumu 'Peygamber Ocağı' ordusunu karşı karşıya getirmeyi ve ordunun itibarına ve güvenirliliğine hiçbir cephe savaşının veremeyeceği zararı vermeyi başarmıştır.

Bu şerrin -eğer olayları doğru okuyabilir ve tedbirleri doğru alabilirsek- bir faydası, hastalığın teşhisi olmuştur. Bünyeyi uzun zamandır içten içe kemiren ve işaretleri artık iyice görülmesine ve yine basiret sahibi vatanseverler tarafından gözümüze sokulmasına rağmen görmediğimiz, görmemekte direndiğimiz hastalık, bu namussuz kalkışma ile ortaya çıkmıştır. Bir başka ifadeyle çıban patlamış, irin ortalığa dökülmüştür. Yarayı temizlemek doktorun işidir ve doktorun mazereti yoktur.

Devlet boşluk kaldırmaz. Doğuda da batıda da kaldırmaz. Asayişte de eğitimde de Diyanet'te de kaldırmaz. Devletin boşluğunun dağda ayrılıkçı ihanet şebekeleri, eğitim, adliye, silahlı kuvvetler ve tüm bürokraside 'sızıntı' çevrelerince nasıl doldurulduğunu büyük acılar ve kayıplarla gördük. Umarım bir daha hainlere inanmak gibi bir yanlışa düşmez ve milleti aynı acıları yaşamaya mahkûm etmeyiz.