Müslümanlar ve devlet olarak başta Ortadoğu olmak üzere Amerika'ya kadar uzanan mayınlı bir sahada top koşturuyoruz.

Mayınlardan arınmış stratejik alan olarak nitelendirdiğimiz yerler bile serseri mayınlarla doldurulmuştur.

Dost- düşman belli değildir.

Müslümanların yönettikleri siyasal iktidarlar da böyledir.

İçte kuyrukları birbirine değmeyen tilki ruhlu canavarlar var.

Her seferinde Müslümanlara sataşırlar.

Ve oldum olası Müslümanların yönlendirdiği iktidarlara karşıdırlar. Çünkü bilirler ki, Müslümanları korkak hale getiren yetersizlikleridir. Müslümanlar da içlerinden çıkan donanımlı insanları yemekte mahirdirler.

Bakın uluslararası düzeyde kaç tane yazarımız, aydınımız, politikacımız ve ilim adamımız vardır?

Oysaki her alanda en üstün insana sahip olmak Müslümanlar üzerine Farz-ı kifayedir.

Müslümanlar birilerinin 'kıylü- kallarıyla' hükümlerini verirler ve saf dışı ederler. Ondan sonra da 'niçin oynamıyorsun sorusuna, yerim dar' der ve çıkar işin içinden.

Müslümanlar, bir türlü başarabileceklerine inanmamaktadırlar. Güçlerini oturdukları koltuktan alarak oradan indiklerinde söyleyecek bir şeyleri olmaz.

Müslümanlar, başaramadıkları zaman, oynadıkları alanın mayınlarından söz ederler. Suçu da mayınları döşeyenlere yüklerler.

Bu, savaşta komutanın yenilgisinin nedenini düşman askerinin tuzaklarına, bombalarına ve de mayınlarına bağlaması gibidir. Düşman askerinden başka ne beklenir?

Sizi komutan olarak tayin edişimizin nedeni düşmanın hilelerini bertaraf ederek zafer kazanmak değil midir?.

İslam dünyasının, düşmanın bu hilelerini bertaraf edecek ve top koşulan alandaki mayınları ortadan kaldıracak komutanlara-liderlere ihtiyacı vardır.

Mayın korkusunu değil, golün sevincini yaşamak istiyoruz!

Selam ve sevgi ile…[email protected]