Bu kentte yıllardır yerel muhalefet arıyorum. Ama genel başkanının söylediklerini özetleyerek ya da kelimelere takla attırarak demeç diye gazetelere yollayan değil. Samsun'da oturup Ankara'ya ayar çeken ya da Kandil'e meydan okuyan hiç değil. Bu kentin sorunlarını araştıran, dile getiren, çözüm üreten ve yereldeki yanlışların, haksızlıkların üstüne giden/gidebilen bir muhalefet arıyorum. Ve ne yazık ki göremiyorum.

Sorunlar yaşanıyor bu kentte. Çevre sorunları, sanayileşme, işsizlik, eğitim, asayiş sorunları ve daha niceleri almış başını gidiyor, muhalefetten ne bir ses ne bir nefes. Hazretler sanki başka bir ilde hatta başka bir ülkede yaşıyor ve ne olandan haberleri var ne de bitenden. Yahut da bir 'sırça sarayda' oturuyorlar ve kendi saraylarının en ufak bir darbede tuzla buz olmasından korkuyorlar. Hangi sebeple olursa olsun ana muhalefetinden de yavru muhalefetinden de ne bir eleştiri geliyor iktidara ne de yanlışın düzeltilmesi konusunda bir öneri sunuluyor topluma.

Muhalefet demokratik hayatın olmazsa olmazı ve ana belirleyicisi. Yerel yönetimlerin yetkileri arttıkça, yerel muhalefete duyulan ihtiyaç da artıyor. Kentler hele de büyükşehir yasası kapsamındaki kentler artık büyük ölçüde 'yerinden' yönetiliyor. Bu gelişmenin doğurduğu gücün dengelenmesi ve kontrolü yerel muhalefetin de aynı oranda bir nicelik ve niteliğe yükselmesini gerektiriyor.

Ben yıllardır bu kentte yaşayan, gazetelerde yazan, televizyonlarda programlar yapan ve mümkün olduğunca siyasi, kültürel ve ekonomik forumları izleyen birisi olarak muhalefetin -kendi aralarındakiler hariç olmak üzere- ne bir katılımına ne bir tavına ne de bir önerisine tanık oldum. Bundan sonra da olacağıma dair hiçbir umudum yok.

Bunun sebebi acaba muhalefetin nitelik ve nicelik olarak yetersizliği mi yoksa iktidar gücünün caydırıcılığı mı bilemiyorum. Galiba her ikisi de. Ama muhalefete düşen iktidar gücünün maddi ve manevi caydırıcılığına rağmen üstlendiği görevi layıkıyla yapmaktır. O görev de ne tembelliğe ve cehalete yer vardır ne de korkuya.

Biliyorum, korku son derece insani bir duygudur, insan korkar. Korkmak ayıp değildir. Ayıp olan hem korkmak hem de cesaret gerektiren makama sımsıkı sarılmaktadır. Korkan insanın yapacağı tek bir şey vardır o da makamı bırakmaktır.

Samsun yerel muhalefetinin kentin sorunlarıyla ilgili yürekli eleştirilerini ve detaylı çözüm önerilerini görebilecek miyim bilmiyorum ama inatla ve ısrarla bekleyeceğim.