Nikah, bir evlenme sözleşmesidir.

Nikah ile yeni bir aile meydana gelir ve aynı zamanda kadın ve erkeğin karşılıklı olarak bazı hakları oluşur.

Yıllarca dini ve dini olmayan nikah şeklinde tartışmalar yapılmıştır. Bu tartışmalara dini yönden taraf olanlara mahkemeler cezalar vermişlerdir.

Evlilik ile doğan hakların karşılıklı olarak güvence altına alınması konusunu istisna tutarsak nikah, dinen 'icab ve kabul' kavramlarının iki şahit huzurunda sınırlarını belirlediği bir sözleşmedir.

Belediyelerde bu nikahı kıyan başkan ya da ilgili memura bu yetkiyi Medeni Kanun vermektedir.

Medeni Kanun'da yapılacak değişiklikle bu yetki genişlemesi müftülere kadar uzatılmaktadır.

Laik Hristiyanlık dünyasında bu yetkiyi papaz kullanırken laiklik zedelenmiyor da İslam dünyasında ya da Türkiye'de müftü kullanırsa ne oluyor?

Müftüler 657 sayılı memurlar yasasına tabidir.

O, bir devlet memurudur.

Nikahtan doğan karşılıklı hakları güvence altına alacak her nikah işlemini vatandaşın arzusuna bırakmak bir insan hakkıdır. Benim sevdiğim bir kızla hayatımı birleştirip yeni bir aile kurmada ilk adımımı istersem müftü ile istersem belediye başkanı ile ve istersem de papazla atarım.

Burada esas olan nikahla doğan eşlerin haklarını güvence altına almak olmalıdır.

Yoksa şahıslar değildir ve olmamalıdır.

Nikahta, 'hiçbir baskı ve etki' olmamasına dikkat edilirken, neden nikahı kıyacak kişi ile ilgili baskı yapılmaktadır?

Evet, esas olan hakların güvencesi olmalı, şahıslar değildir. Müftünün nikah kıymasını istemeyenler, başka yerlerde nikahlarını kıydırabilirler. Bu konuda baskı yapılmamakta ve sınırlar getirilmemektedir.Amacımız üzüm yemekse, buyurun; bekçiyi dövmekse hayır…Selam ve sevgi ile…