Sayın Başbakan’ı Anlayabilmek!...

n

n Sayın Başbakanı’mız 25 Mart Salı günü inşallah Samsunluların misafiri olacaktır.

n Her yerde kent meydanlarını dolduran yüz binlere ve milyonlara hitap etmektedir.

n Televizyonların canlı ve bant yayınları düşünüldüğünde bu sayı katlanarak on milyonları bulmaktadır.

n Sayın Başbakanın hitaplarında oluşmuş iki bileşenden biri devlete, hükümete, şahsına ve ailesine karşı yapılmış saldırı, diğeri ise gerçekleştirmiş ya da gerçekleştirmeyi düşündüğü projeleri olmaktadır.

n Sayın Başbakan hitap ettiği milyonlara; güvendiği, ülkesine, devletine, hükümetine ve hatta kendisine zarar vermeyeceğine inandığı, “ alnı secdeye varmışların ihanetine uğradığını” söylüyor.

n Cumhuriyet Hükümetleri içinde doğrudan ihanete uğrayan iki başbakandan biri Menderes, diğeri ise bizzat kendileri olmaktadır.

n Bilindiği gibi 1960 ihtilali sırasında Cumhurbaşkanı Muhafız Alayı’nın komutanı ihtilali yapanların adamıydı. Ve bunlar da devletin üniformalı adamlarıydı.

n Sayın Başbakan’ın başkanlığını yaptığı hükümete yönelik suikast da kendisinin tayin ettiği devlet memurları tarafından organize edilmişti. Bu suikast devletin, hükümetin, kendisinin ve de ailesinin özeline yönelikti.

n Yargı kararları ile netleşecek bu suikast hükümete, başbakanına ve başbakanın ailesine yönelik bir komploya dönüşmüştür.

n Cumhuriyetin çok partili döneminde genelde sağ iktidarlara karşı ittifak oluşturmuş Doğan, Koç ve Boyner gruplarına Sayın Başbakanı’mızın ifadesiyle “HİZMET” olarak adlandırılan dini bir cemaat da dâhil olmuş gözükmektedir. Bu yapılanma Müslümanlar için yeni bir strateji getirecektir.

n Bu durum önemli midir?

n Sayın Başbakan’ın içinde doğduğu ve büyüdüğü siyasi kariyer bahçesindeki kader ve yol arkadaşlarına tercih edecek kadar güven duyduğu cemaat güdümlü bir kadro söz konusu ise bu durum her iki taraf için de tahmin edilenden daha önemlidir.

n Güven duyulan ve emanet edilen devletin, kendisinin ve de ailesinin özeline kadar sokulma ve ifşa etme çabaları ve ihaneti…

n Sayın Başbakanla birlikte milyonların oluşan bu algısı değiştirilmedikçe Müslümanlar bu güvenlerini 100 yıl geri getiremezler.

n Müslümanlar, “şecaat arzederken sirkatin söyler”in rolünü oynamaktan vaz geçmeli, gerekeni yapmalıdırlar.

n Gerek Sayın Başbakanı’mızda ve gerekse milletimizin kahir ekseriyetinde oluşan bu “İHANET” algısı İslam dünyasının ve Türkiye’nin geleceğini doğrudan ve derinden etkileyecek stratejik değişikliklere neden olacaktır.

n Artık yalnız iki Müslüman’ın değil, sıradan iki insanın kavgası bile önemsenmelidir.

n Bu konu yalnız Sayın Başbakanı, hükümeti, Türkiye’yi ve İslam dünyasını değil; tüm dünyayı ilgilendirmekte olduğunu düşünüyoruz.

n Selam ve sevgi ile…

n

n

n